24 Ocak Cuma günü, 14 yaşındaki Mattia Ahmet Minguzzi, kaykay malzemesi almak için arkadaşlarıyla birlikte Kadıköy’deki bit pazarına gitmişti. Ancak burada, kendisine laf atan bir kişi tarafından beş yerinden bıçaklandı. Bu trajik olay sonucunda Mattia yaşamını yitirdi ve küçücük bir çocuğun ölümü, tüm Türkiye’yi derin bir yasa boğdu. Olayın meydana geldiği gün, birçok insan olayın şokunu yaşarken, kaybın acısı toplumun dört bir yanında hissedildi.
10 Nisan tarihinde ise bu cinayeti işleyen caniler, hakim karşısına çıkacak. Sunuculuğunu Hakan Ural ve Ferda Yıldırım’ın üstlendiği Kanal D’nin popüler ve takip edilen programı “Neler Oluyor Hayatta”, bu meselenin peşini bırakmıyor. Olayın ardından toplumun gözleri, adaletin sağlanması adına yapılacak duruşmaya çevrildi. Bu duruşmada, birçok insanın yanı sıra sanatçılar, milletvekilleri, öğretmenler ve doktorlar da katılım göstererek, adaletin yerini bulması için seslerini yükseltmek istiyorlar.
Mattia’nın annesi Yasemin Akıncılar Minguzzi, yaşadığı kaybın acısını ve ruh halini programda yapmış olduğu açıklamalarla dile getirdi. Yasemin, “Ben bu dünyada değilim artık. Arafta kaldım ve arafta kalmak çok kötü bir şey. Hiçbir şey gerçek gibi gelmiyor bana. Ölü bir ruh gibi geziniyorum” sözleriyle duygularını ifade etti. Anne Yasemin, oğlunu asla hastanedeki haliyle hatırlamak istemediğini, onun yeri, yeryüzüne inmiş bir melek gibi olduğunu belirtti. “Bütün çocuklar melektir ama Ahmet çok daha farklıydı. Onu bizden kopardılar. Bir çocuk asla böyle bir cinayeti işleyemez. Bu, gayet yetişkin kafasıyla işlenen bir cinayet” ifadeleriyle, yaşadığı acının büyüklüğünü vurguladı.
Yasemin Akıncılar Minguzzi, evladına olan özlemini ve duygularını şu şekilde ifade etti: “Yavrumdan bana sadece bir tutam saçı ve bıraktığı kocaman anıları kaldı. O bir melekti; bir meleği aldılar benden. Onlar çocuk değil, şeytan, cani.” Annesinin bu duygusal sözleri, izleyenleri derinden etkiledi. Bu trajedi, sadece bir ailenin değil, tüm toplumun ruhunda açılan bir yaraya dönüştü.
Küçük Mattia’nın kaybı, Türkiye’de birçok insanı harekete geçirdi. Anneleri, babaları, gençleri ve çocukları aynı dert üzerinde bir araya getiren bu olay, aileleri ve toplumu birbirine bağladı. Yasemin, 10 Nisan’daki duruşmada herkesin yanında olmasını istediğini dile getirerek, “Bu canilerin 23 yıl 11 ay bile değil 24 yıl ile cezalandırılmasını istiyorum” ifadesiyle adalet talebini bir kez daha yineledi.
Yasemin Akıncılar Minguzzi, programda, canından çok sevdiği evladının odasının kapısını ilk kez açarken oldukça duygusal anlar yaşadı. Bu an, izleyenlerin gözyaşlarına boğulmasına neden oldu. Yasemin, oğlunun odasını görmekte zorlandığını, her şeyin onu hatırlattığını ve bu hatıraların ruhunu ağırlaştırdığını belirtti. Zaman zaman gözyaşlarına boğulması, kaybın ne denli derin olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Mattia’nın ölümü sonrası, adaletin sağlanması için birçok birey, sivil toplum kuruluşları ve insan hakları savunucuları harekete geçti. Olayın failleri, yalnızca kendi ceza süreçleriyle değil, aynı zamanda toplumsal bir kanayan yara olan şiddet ve cinayet olgularıyla dolaylı olarak yüzleşmek zorunda kalacaklar. Bu, sadece Mattia ve ailesi için
