Kilis Belediye Başkanı Ekrem Çetin, 2005 yılında oğlu Cahit Çetin ile birlikte Kilis’te, otogar kavşağındaki bir restoranda yemek yerken silahlı saldırıya uğradı. Bu trajik olayda, Ekrem Çetin ve oğlu, saldırganın silahıyla açılan ateş sonucu yaşamlarını yitirdi. Olayın ardından başlatılan kapsamlı soruşturmada, saldırının arkasında yatan şüpheli kişiyi bulmak için yoğun bir çaba gösterildi. Geriye yalnızca bir soru işareti olarak kalan, şüpheli Lütfü Arslan’ın kim olduğu ve nerede bulunduğu merak konusuydu.
Aradan yıllar geçtikten sonra, yapılan çalışmaların neticesinde Lütfü Arslan’ın, Gaziantep’in İslahiye ilçesinde olduğu tespit edildi. Olayın üzerinden uzun zaman geçmiş olmasına rağmen, güvenlik güçleri özellikle bu konu üzerinde titizlikle duruyordu. Çünkü, tanınmış bir belediye başkanının ve oğlu Cahit Çetin’in hayatını kaybettiği bu olay, toplumda geniş yankı uyandırmıştı. Bu nedenle, adaletin yerini bulması için yapılan çalışmalar her geçen gün daha da önem kazanıyordu.
Polis ekipleri, Lütfü Arslan’ın yerini tespit ettikten sonra harekete geçti. Gizlendiği evde yapılan operasyon ile Arslan yakalandı ve ardından gözaltına alındı. 2005 yılında meydana gelen bu olayın faillerinden birinin nihayet yakalanması, ailelerine bir nebze de olsa huzur getirecek bir gelişme olarak değerlendirildi. Lütfü Arslan hakkında, ‘Tasarlayarak adam öldürme’ suçundan 25 yıl kesinleşmiş hapis cezası bulunuyordu. Bu bağlamda, durumu hem adaletin yerine getirilmesi hem de kurbanların ailelerinin acısının biraz olsun hafiflemesi açısından büyük bir önem taşıyordu.
Zaman içerisinde dava sürecinin hızlı bir şekilde ilerlemesi bekleniyordu. Arslan’ın emniyetteki işlemlerinin ardından cezaevine teslim edilmesi de, adaletin tecellisi konusunda önemli bir adım olarak görüldü. Bu süreç, Kilis halkı ve özellikle Ekrem Çetin’in ailesi için uzun süren bir belirsizliğin sona ermesi anlamına geliyordu.
Sonuç olarak, Ekrem Çetin ve oğlunun ölümüyle sonuçlanan bu korkunç saldırının zanlısının nihayet yakalanması, toplumda bir nebze de olsa bir rahatlama sağladı. Adaletin yerini bulması, özellikle kurbanların yakınları için önemli bir süreçti. Soruşturmanın ilerlemesi ve Arslan’ın mahkemede yargılanması, yaşananların üstüne bir perdede kapatmaya yardımcı olacaktı. Bu olay, sadece Kilis için değil, Türkiye’nin genelinde de adalet arayışının önemini bir kez daha gözler önüne serdi. Aslında adalet, yalnızca bir eylemin cezasını vermekten ibaret değildir; aynı zamanda toplumun duyduğu güvenin yeniden inşa edilmesini de içerir.
