Bugün, her yıl 3 Mayıs’ta kutlanan Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde Türkiye’de basın özgürlüğü konusu yeniden tartışılmaktadır. Gazeteciler, baskı, tutuklanma ve hapse atılma gibi tehditlerle karşı karşıya kalmaktadır. Her yıl Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) tarafından yayımlanan ‘Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’, Türkiye’nin basın özgürlüğündeki durumu hakkında bilgi vermektedir.
3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 1993 yılında kabul edilmiş ve her yıl 3 Mayıs tarihinde kutlanmaktadır. Bu günün amacı, basının demokrasiyi korumadaki önemini vurgulamak, etik gazeteciliği öne çıkarmak ve sansürle mücadele etmek için uluslararası bir platform oluşturmaktır.
Türkiye, her yıl RSF tarafından hazırlanan ‘Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülke arasında 158. sırada yer almaktadır. Norveç’in listenin zirvesinde bulunduğu endekste, Türkiye’nin Laos, Filistin, Yemen ve Sudan gibi ülkelerin gerisinde olduğu görülmektedir.
Dünya Basın Özgürlüğü Günü, basın mensuplarının karşılaştığı zorluklara ve tehlikelere dikkat çekmek için bir fırsattır. Gazetecilere yönelik saldırılar, tutuklamalar ve sansür gibi konularda farkındalık yaratmak ve bu tür olayların önlenmesine katkıda bulunmak amacıyla düzenlenmektedir.
Bu özel gün, basın özgürlüğünün demokratik bir toplumun temel taşlarından biri olduğunu vurgular. Bağımsız ve tarafsız bir basın, halkın bilgi edinme hakkını korur, yetkilileri denetler ve siyasi katılımı teşvik eder. Ayrıca, basın özgürlüğü insan haklarının korunması, toplumsal gelişme, güçlü bir sivil toplum ve küresel barış ve güvenlik için de gereklidir.
Sonuç olarak, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü, basın özgürlüğünün önemini vurgulayan ve dünya genelinde basın mensuplarının yaşadığı zorluklara dikkat çeken bir önemli gündür. Türkiye’nin bu alandaki sıralamasının düşüklüğü, basın özgürlüğünün artırılması ve gazetecilerin güvenliğinin sağlanması için daha fazla çaba gerektiğini göstermektedir.
