Mesleğini tam 45 yıldır sürdüren Erişen, bu uzun süre zarfında birçok anı biriktirdiğini ve işini büyük bir tutkuyla yaptığını dile getiriyor. Erişen, meslek yaşamına ilkokul 3. sınıfta, yani 8 yaşında, okuldan sonra babasının dükkânında çalışarak başladığını ifade ediyor. Bu durum, onun için sadece bir iş değil, aynı zamanda aile geleneğini sürdürmek anlamına geliyordu. “Baba mesleğim” ifadesiyle, ailesinin mesleğinin kendisine nasıl bir miras bıraktığını vurguluyor. Okuldan sonra dükkâna gelmeyince ailesinin tepkisiyle karşılaştığını söyleyen Erişen, onları kızdırmamak için iş yerinde bulunmanın önemine dikkat çekiyor. Ailesinin işinie olan bağlılığı ve teşvikleri, genç yaşta mesleğe adım atmasını sağlamış.
Aile içinde sürekli olarak işin yoğunluğuna dair hatırlatmalar bulunduğunu belirten Erişen, iş ahlakının ve sorumluluğunun ne denli önemli olduğunu vurguluyor. Onun için, çalışma hayatına erken yaşta başlayan birinin karşılaştığı zorluklar ve öğrenilen dersler, meslek gelişiminde büyük rol oynamış. Erişen, bu geçiş sürecinin kendisini çok iyi hazırladığını ve işini profesyonel bir şekilde yapmaya yönlendirdiğini belirtiyor.
Yıllar boyunca edinilen deneyimlerin, meslek hayatındaki başarıda ne kadar etkili olduğunu da vurgulayan Erişen, kendi hikâyesini anlatarak, bu süreçte karşılaştığı zorluklar ve kazandığı tecrübelerin kendisi için ne kadar değerli olduğunu ifade ediyor. Bu süreçte, işini severek yapmak ve müşteriye karşı olan samimi yaklaşımı, onun mesleki hayatının bel kemiği olmuş durumda. Erişen, işini yürütürken empati düzeyini yüksek tutmanın, müşteri memnuniyetini sağlamada ne denli olumlu etkileri olduğunu da izah ediyor.
Ayrıca, Erişen, uzun yıllar boyunca iş dünyasında geçirdiği zaman dilimindeki değişimlere de dikkat çekiyor. Zamanla gelen yenilikler, teknolojik gelişimler ve müşteri beklentilerindeki değişimler, onun iş anlayışını ve yöntemlerini dönüştürmüş. Erişen, bu tür dinamiklere ayak uydurmanın öneminden bahsederek, sürekli öğrenme ve gelişim ilkesinin meslek hayatında nasıl bir rol oynadığını anlatıyor. Kendi işine olan bağlılığının yanı sıra, meslektaşlarına da aynı şekilde destek olmayı bir görev olarak görüyor.
Sonuç olarak, Erişen’in bu işteki 45 yıllık serüveni, sadece bir meslekten öte, bir yaşam biçimi, bir kültür ve bir aile geleneği olarak karşımıza çıkıyor. 45 yıllık deneyimi ile biriktirdiği bilgiler ve yaşadığı anılar, genç kuşaklara da ilham vermek için önemli bir kaynak oluşturuyor. Gelecek nesillerin, bu tür bilgilere ve kişisel deneyimlere saygı gösterecekleri ve onları sahiplenmeleri gerektiği mesajını veriyor. Ustadan çırağa aktarımın değerini de unutmamak gerektiğini belirtiyor, çünkü her meslek, sahip olduğu birikimle ve deneyimle kendisine şekil verirken, aynı zamanda topluma da katkı sağlıyor.
