Çelik sektöründe küresel çapta görülen durgunluğa rağmen Asya Piyasaları Uzmanı Süleyman Mete Özbalaban, herhangi bir krizin söz konusu olmadığını belirtti. Özbalaban, sektörün krize girmesi için ABD’de konut ve altyapı sektörlerinde yatırımların durması, Çin’deki konut piyasasının resesyona girmesi, otomotiv sektörünün üretiminin azalması gibi küresel çapta etkili faktörlerin mevcut olması gerektiğini ifade etti.
Çin’de emlak piyasasının zarar görmesi ve zayıf talep nedeniyle çelik sektöründe büyük risklerin olduğunu vurgulayan Özbalaban, küresel çelik sektörünün daha önce 2008 ve 2015’te yaşadığı yıkıcı düşüşlerin benzerini yaşama riskiyle karşı karşıya olduğunu belirtti. Özellikle Çin kaynaklı faktörlerin sektör üzerinde büyük bir etkisi olduğu biliniyor.
Çinli çelik üreticilerinin dış pazarlara yönelerek ihracatlarını artırmaya çalıştığı ancak diğer ülkelerin kendi sanayilerini korumak için gümrük vergileri gibi engellerle karşılaştığı belirtildi. Aynı zamanda, Çin’de inşaat başlangıçlarının ciddi şekilde gerilediği ve demir cevheri fiyatlarının da düşüş gösterdiği bilgisi verildi.
Özbalaban, dünyanın önde gelen çelik üreticilerinden olan ThyssenKrupp gibi büyük firmaların satışlarında ve karlarında azalmalar yaşandığını belirtti. Özellikle otomotiv sektöründeki düşüşlerin şirketlerin kar marjlarını olumsuz etkilediği ifade edildi.
Demir-çelik sektörünün dünyadaki en büyük firmalarının satış ve karlarında gerileme yaşandığına dikkat çeken Özbalaban, Çin’de yaşanan arz fazlasının sektördeki kâr marjlarını olumsuz etkilediğini belirtti. Özellikle Çin’in yurt içi talebinde yaşanan düşüşün küresel çelik piyasasını etkilediği vurgulandı.
Global ekonomideki yüksek faiz ve enflasyonun sanayi üretimini olumsuz etkilediğine ve ABD merkezli çelik üreticisi US Steel’in karlılığında düşüş yaşandığına değinen Özbalaban, Avrupa Birliği ekonomik büyümesinin yavaşlamasının da sektörü olumsuz etkilediğini dile getirdi.
Sonuç olarak Özbalaban, demir-çelik sektöründe kriz yaşanmadığını ancak Çin’deki aşırı üretim ve rekabetçi fiyatların kâr marjlarında düşüşe neden olduğunu belirtti. Ayrıca, sektördeki kar marjlarının düşmesine rağmen herhangi bir kriz durumunun söz konusu olmadığını ifade etti. Gelecekte sektörde yaşanabilecek olası olaylar hakkında genel bir değerlendirme yaptı.