Türkiye’nin savunma sanayisinde büyük gelişmeler kaydettiği ve yerli üretim kapasitesiyle dünyada dikkatleri üzerine çektiği bilinmektedir. Son olarak, Türkiye’nin ilk yerli uçak gemisi projesi olan Milli Uçak Gemisi (MUG) üzerinde çalışmalar hız kazanmıştır. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 30 Ağustos Zafer Bayramı dolayısıyla yaptığı açıklamada, MUG projesi ile Türkiye’nin dünya genelinde sayılı ülkeler arasında yer alacağını ve donanmanın seviyesini yükselteceğini belirtmiştir.
MUG projesinin tasarım aşaması tamamlanmış olup, insanlı ve insansız hava araçlarının iniş ve kalkışlarına uygun şekilde geliştirilmiştir. Proje kapsamında yer alan uçak gemisinin TCG Anadolu’nun iki katı büyüklüğünde olması planlanmaktadır. Uçak gemisinin 285 metre uzunluğunda, 72 metre genişliğinde ve 10 bin deniz mili menzile sahip olması hedeflenmektedir. Ayrıca, geminin tasarımında hava araçlarının rampadan kendi motor güçleriyle kalkış yapmasını sağlayan bir sistem tercih edilmiştir. Bu sayede hem insanlı hem de insansız uçaklar güvenli bir şekilde iniş kalkış yapabilecektir.
MUG projesi, Türkiye’deki öncü savunma sanayi firmaları olan TUSAŞ, Baykar, Roketsan ve Aselsan gibi yerli firmaların tamamen yerli savunma sistemleri ve platformları kullanmasını öngörmektedir. Bu sayede, gemi insansız hava araçları, insanlı uçaklar ve helikopterler dahil olmak üzere 50 hava aracını taşıma kapasitesine sahip olacaktır. Ayrıca, gemi Milli Dikey Atım Sistemi (MDAS) ile donatılacak ve çeşitli hava savunma füzeleri ateşlenebilecektir.
Uçak gemisi projesinin teknik detayları incelendiğinde, geminin 285 metre uzunluğa, 72 metre genişliğe, 10.1 metre drafta ve 60.000 ton deplasmana sahip olacağı belirlenmiştir. Geminin maksimum hızının 25 knot olması hedeflenirken, COGAG sistemi ve 4 adet gaz türbin makine ana tahrik olarak kullanılacaktır. Ayrıca, MUG projesi Hindistan’ın ilk yerli uçak gemisi INS Vikrant ile benzerlikler göstermektedir.
Sonuç olarak, Türkiye’nin Milli Uçak Gemisi projesi büyük bir adım olarak savunma sanayisindeki yerli üretim yeteneklerini ortaya koymaktadır. Projenin başarılı bir şekilde tamamlanması durumunda Türk deniz kuvvetleri daha da güçlenecek ve ülkenin savunma kapasitesi artacaktır.