Siyonist İsrail rejiminin lideri Binyamin Netanyahu, BM kürsüsünden yapmış olduğu konuşmada, katliamlarını ‘arz-ı mevud’ yani ‘vaat edilmiş topraklar’ haritasıyla müdafaa etti. Başkan Erdoğan da dün yapmış olduğu bir açıklamada, ‘İsrail Türkiye’ye de göz dikmeye kalkarsa’ ifadesiyle ‘arz-ı mevud’ konusuna işarette bulundu. ‘Arz-ı mevud’, siyonistlerin İsrailoğullarına vaat edilen bölge olarak kabul edilen Musevilik’in dini referanslarını kullanarak idealize edilen ‘Büyük İsrail’ projesini temsil etmektedir.
Bu plan Türkiye’nin güneydoğusundaki 11 ili ve Kıbrıs’ı da kapsayacak şekilde genişletilmek istenmekte olup, 1948’deki Filistin işgalinden bu yana yapılan katliamların yanlış bir haklı gerekçe olarak sunulmaktadır. Bu projenin gerçekleştirilmesi, bölgede barışı ve istikrarı tehdit etmekte olup, Filistin halkını mağdur duruma düşürmektedir.
İsrail’in son dönemde Filistin’e yönelik saldırıları ve katliamları, uluslararası toplumda büyük tepkilere sebep olmuştur. BM tarafından da bu saldırılar kınanmış ve durdurulması çağrısında bulunulmuştur. Ancak Netanyahu’nun ‘arz-ı mevud’ haritasıyla yaptığı konuşma, uluslararası hukuk ve insan hakları normlarına açık bir meydan okuma niteliği taşımaktadır.
Türkiye’nin dış politikasında İsrail’e karşı takındığı net ve kararlı tavır, bölgede barış ve istikrarın sağlanması için önemli bir rol oynamaktadır. Başkan Erdoğan’ın İsrail’in saldırgan politikalarına karşı koyma ve Filistin halkının yanında durma sözü, bölgede adalet ve barışın tesis edilmesi için umut verici bir adımdır.
Büyük İsrail projesi, bölgedeki dengeleri alt üst edecek ve yeni çatışmaların fitilini ateşleyebilecek potansiyele sahip bir plan olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye’nin bu projeye karşı net bir duruş sergilemesi ve uluslararası toplumu bu konuda bilinçlendirme çabaları, bölgede barış ve istikrarın sağlanması adına oldukça önemlidir.
Siyonist İsrail rejimi, Filistin halkına yönelik işlediği suçların hesabını vermelidir. Uluslararası toplumun bu konuda daha etkili ve kararlı bir tutum sergilemesi, Filistin halkının haklarının korunması ve adaletin sağlanması için elzemdir. Türkiye’nin de bu konuda aktif bir rol üstlenmesi ve Filistin halkının yanında yer alması, bölgede adalet ve barışın tesis edilmesi adına büyük önem taşımaktadır.
