Yargıtay 8. Ceza Dairesi, Samsun’un Bafra ilçesinde bir kadının ATM’de unuttuğu banka kartından para çeken sanığa verilen “hırsızlık” cezasına ilişkin önemli bir karara imza attı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, bu eylemin “bilişim suçu” olarak değerlendirilmesi gerektiğini savunarak ağır bir ceza talep etti. Ancak Yargıtay, bu itirazı reddederek, eylemin hırsızlık olarak değerlendirilmesini onayladı. Bu karar ise “bilişim suçu” kavramının sınırlarına ilişkin tartışmaları yeniden gündeme getirdi.
Olay, Bafra’da yaşandı. Bir kadın, banka hesabından para çekip kartını unutarak ATM’den ayrıldı. Ardından ATM’de kartı fark eden bir kişi, kadının hesabından izinsiz olarak 480 lira çekti. Kadın durumu fark ederek yetkililere bildirdi ve şüpheli hakkında kamu davası açıldı.
Bafra 2. Asliye Ceza Mahkemesi, ATM’de unutulan karttan para çeken kişinin eylemini “hırsızlık” suçu kapsamında değerlendirerek sanığı hükümlendirdi. Yargıtay da bu kararı onaylayarak kesinleştirdi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise suçun bilişim sistemleri aracılığıyla işlendiğini savunarak daha ağır bir ceza talep etti.
Ancak Yargıtay 8. Ceza Dairesi, sanığın suçunun “banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması” suçunu oluşturduğuna karar verdi ve başsavcılığın itirazını reddetti. Mahkeme, sanığın kartı fiziksel olarak ele geçirmediğini ve elinde bulundurmadığını vurgulayarak eylemin bilişim suçu olmadığını belirtti. Bu nedenle suçun “hırsızlık” olarak kabul edilmesine karar verildi.
Sonuç olarak, Yargıtay’ın verdiği karar, benzer olaylarda bilişim suçunun sınırlarının belirlenmesi açısından önem taşımaktadır. Yetkililer, bilişim suçlarına ilişkin yasal düzenlemelerin ve yaptırımların gözden geçirilmesi gerektiği konusunda farklı görüşlere sahip olsa da bu olayda “hırsızlık” suçu olarak nitelendirilen eylemin yargı tarafından nasıl değerlendirildiği açısından önemli bir örnek teşkil etmektedir.