Şanlıurfa’da Şenyaşar Ailesi İle Yıldız Ailesi Arasında Barış Görüşmeleri Başladı

Kocaeli Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, Sapanca’da bungalov kiralamak isterken dolandırılan vatandaşların şikayetleri üzerine çalışma başlattı. Yapılan çalışmalarda, ülke genelinde sosyal medya platformları üzerinden sahte içeriklerin bulunduğu görseller ile Sapanca Bungalov Kiralama adı altında hesaplar açıldığı ve görselleri görerek iletişime geçen vatandaşlardan kapora bedeli veya kiralama bedellerinin tamamını aldıktan sonra, parayı şebekenin hesapçı kısmındaki şüphelilerine transfer ederek vatandaşları dolandıran çetenin üyeleri tespit edildi.

Sapanca’da bungalov kiralamak isteyen vatandaşları dolandıran çete üyelerini takibe alan ekipler, şüphelilerin banka hesaplarını da incelemeye aldı. Şüphelilerin hesaplarına toplam 153 milyon 256 bin 279 TL para giriş- çıkışı olduğu belirlendi. Soruşturma kapsamında yapılan çalışmaların tamamlanmasının ardından operasyon için düğmeye basıldı. 22 Ekim günü 14 ilde 56 şüpheli şahsa yönelik eş zamanlı operasyon düzenledi. Operasyonda 50 şüpheli gözaltına alındı. Başka bir suça karıştığı için cezaevinde olan 1 şüphelinin de SEGBİS üzerinden ifadesi alındı.

Gözaltına alınan 50 şüpheli, emniyetteki işlemlerinin tamamlanmasının ardından 25 Ekim günü adliyeye sevk edildi. Hakim karşısına çıkan şüphelilerden 38’i tutuklanarak cezaevine gönderildi. 13 şüpheli adli kontrol kararı ile serbest bırakıldı. Firari konumundaki 6 şüpheliyi yakalamak için çalışmalar devam ediyor.

Ankara’nın Polatlı ilçesine bağlı Çimenceğiz Mahallesi’nde, 30 Ağustos tarihinde sanık, yavru köpekleri elindeki dirgenle öldürmüştü. Sanık, tepkilerin ardından gözaltına alınarak ‘bir ev hayvanını veya evcil hayvanı kasten öldürme’ suçundan tutuklanarak Sincan Ceza İnfaz Kurumu’na götürülmüştü.

Polatlı 4’üncü Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen ikinci duruşmaya sanık bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı. Taraf avukatları da duruşma salonunda hazır bulundu. 

CEZAİ EHLİYETİ TAM ÇIKTI

Duruşmada, sanığın cezai ehliyetinin tam olduğuna ilişkin Sincan Adli Tıp Şube Müdürlüğü’nün raporu okunarak dosyaya konuldu. Mahkeme heyeti ilk olarak sanığa söz verdi. Sanık, “Raporu yeterli görmüyorum, başka sağlık kurulundan geçersem daha iyi olacağını düşünüyorum” dedi. Sanık avukatları da “Raporu düzenleyen ATK uzmanı müvekkilin daha önce gittiği doktordur, yeni rapor alınmasını talep ederiz” diye konuştu. 

Cumhuriyet Savcısı, sanık avukatlarının yeniden ATK raporu alma yönündeki taleplerinin reddine karar verilmesini talep etti. Mahkeme heyeti de “Her ne kadar sanık ve sanık müdafi tarafından yeniden rapor aldırılması talep edilmiş ise de dosya kapsamındaki ATK raporunun hüküm kurulmaya elverişli olduğu anlaşılmakla itirazın reddine karar verilmiştir” dedi. 

“TUTUKLUKTA GEÇİRİLEN SÜRE DİKKATE ALINARAK SANIĞIN TAHLİYESİNE KARAR VERİLSİN”

Cumhuriyet savcısı esas hakkındaki mütalaasında, “Soruşturma ve kovuşturma dosyası kapsamında toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; sanığın olay tarihinde dirgen tabir edilen tarım aleti ile 2 köpeği olay günü öldürdüğü, ifadesinde olayı ikrar ettiği, bu şekilde eylemine uyan 5199 sayılı kanun 28/A-2, 28/A-6, TCK 53 maddeleri uyarınca cezalandırılmasına, gözaltında ve tutuklu geçirdiği sürenin TCK 63 gereğince mahsubuna, sanığa isnat edilen suçun alt ve üst sınırı ve tutuklukta geçirilen süre dikkate alındığında bu aşamada sanığın tahliyesine karar verilmesi kamu adına talep ve mütalaa olunur” dedi.

“PİŞMAN VE ÜZGÜNÜM”

Esas hakkındaki mütalaaya karşı diyecekleri sorulan sanık, “Yaşanan olaylardan dolayı pişmanım keşke yaşanmasaydı, üzgünüm. Beraatimi talep ederim” diye konuştu. Sanık avukatları ise “ATK raporunda her ne kadar müvekkilin akıl sağlığı yerinde denmiş ise de müvekkilin akıl sağlığı yerinde değildir. Müvekkilim hakkında öncelikli olarak beraat kararı verilmesini mahkemeniz aksi kanaatteyse lehe olan hükümlerin uygulanmasını talep ederiz” dedi.

TAHLİYE EDİLDİ

Mahkeme heyeti, sanığın tutuklulukta geçirdiği süreyi dikkate alarak tahliyesine karar verdi. Mahkemenin gerekçeli kararı şöyle:

* “Sanık üzerine atılı evcil hayvanı kasten öldürme suçunu işlediği sabit olmakla, hakkında eylemine uyan 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun 28/A-2 maddesi uyarınca ve TCK’nın 61. maddesinde belirtilen suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesinde kullanılan araçlar, işlendiği zaman ve yer, suç konusunun önem ve değeri, meydana gelen zararın ağırlığı, failin güttüğü amaç ve saik dikkate alınarak takdiren ve teşdiden 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanığın birden fazla köpeği öldürdüğü olayda, sanık hakkında 5199 sayılı Yasanın 28/A-6 maddesinde yer alan ‘maddede düzenlenen suçların birden fazla hayvana karşı aynı anda işlenmesi durumunda verilecek ceza yarı oranında artırılır’ şeklindeki düzenleme gereğince cezası yarı oranında arttırılarak 1 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildi.

* Sanığın sabıkasına esas ilamlarından anlaşılan suça eğilimli kişiliği, suçu işlediğinden samimi pişmanlık duyduğuna ve bir daha suç işlemeyeceğine yönelik mahkememizde olumlu kanaat oluşmaması, suçun işlenmesindeki özellikler ile cezanın sanığın geleceği üzerinde etkili olması hususunda oluşan kanaat gözetilerek sanık hakkında TCK 62 maddesinin uygulanmasına yer olmadığına, sanığın cezasından başkaca yasal veya takdiri artırım ve/veya indirim uygulanmasına yer olmadığına, sanığın adli sicil kaydı incelendiğinde hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları verildiği anlaşıldığından ve sanığın yeniden suç işlemeyeceği konusunda mahkememiz nezdinde olumlu bir vicdani kanaatin hasıl olmaması nedeniyle bu doğrultuda şartları oluşmadığından CMK’nın 231/5 maddesi uyarınca sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasına yer olmadığına, sanığa hükmolunan hürriyeti bağlayıcı ceza miktarına göre yasal koşulları oluşmadığından sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 50. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına, sanığın yeniden suç işlemeyeceği konusunda mahkememiz nezdinde olumlu bir vicdani kanaatin hasıl olmaması ve suçun işlenmesindeki diğer özellikler nazara alınarak sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 51. maddesinde yer alan erteleme hükümlerinin uygulanmasına takdiren yer olmadığına karar verildi.

* Anayasa Mahkemesi’nin 8 Ekim 2015 tarihli iptal kararından sonra oluşan duruma göre, sanık hakkında TCK 53. maddesinin 1. ve 2. fıkraları ile 3. fıkrasının birinci cümlesinin uygulanmasına, sanığın savunmasının alınmış olduğu ve dosyanın tekemmül etmiş olduğu bu aşamada tüm delillerin toplanmış olduğu, karartılacak herhangi bir delilin bulunmadığı, tutuklulukta geçen süre nazara alındığında tutukluluktan beklenilen menfaatin sağlanmış olduğu, sanığın kaçma şüphesinin bulunmaması ve sabit ikametgah sahibi olması dikkate alındığında sanığın daha fazla tutuklu kalmasının AİHS aykırılık göstereceği anlaşılmakla bihakkın tahliyesine karar verilmiştir.”

Terör örgütü FETÖ elebaşı Fethullah Gülen geçen pazar günü ABD’de hayatını kaybetti. 80 yaşında ölen Gülen için yoğun polis koruması altında, Kuzey New Jersey’deki küçük bir stadyumda cenaze töreni yapıldı.

Törenin ardından Gülen, Pensilvanya’nın Saylorsburg kentinde, 25 yıl boyunca yaşadığı çiftlik evinin arazisine gömüldü.

Cenazeye katılan FETÖ mensuplarının önemli bir bölümümün yüzlerini gizlemesi konuşulurken dikkat çeken başka bir ayrıntı daha ortaya çıktı.

1941 tarihinde doğan Gülen’in mezar taşına Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk’ün ölüm tarihi de olan 1938 yılı yazıldı.

FETÖ, doğum tarihinin “o dönemin şartları gereği nüfus kaydı geç yaptırıldığı için kimliğinde farklı olduğunu” iddia ediyordu.

Erzurum’un Pasinler ilçesinde 27 Nisan 1941 yılında doğan Gülen, Atatürk’ün ölümünden bir gün sonra doğduğu iddiasıyla da etrafındakileri kandırmıştı.

Gülen’in kendisini “mehdi”, Atatürk’ü ise “deccal” olarak gördüğü 15 Temmuz darbe girişiminin ardından hazırlanan iddianamelerde ortaya çıkmıştı. 

İddianamelerde Gülen’in “mehdi” olduğu iddiasını güçlendirmek için bir hadise dayandırarak ismine “Muhammed” eklettiği de belirtilmişti.

Ağrı’nın Patnos ilçesinde AK Parti Patnos 8’inci Olağan Kongresi’ne katılan Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, ardından Valiliği ve AK Parti İl Başkanlığını ziyaret etti. Beraberindekilerle birlikte Ağrı’nın Diyadin ilçesine geçen Bakan Yumaklı, Jeotermal Sanayi Organize Bölgesi’ni gezerek yetkililerden bilgi aldı. Burada bir açıklama yapan Bakan Yumaklı, “Diyadin’de Jeotermal Organize Tarım Bölgesi’nin bir ve ikinci etaplarının gelişimi ile ilgili bilgi aldık. 42 ilimizde 61 organize tarım bölgesi belirledik, buradaki yatırımların sürecini hızlandırıyoruz. 42 organize tarım bölgesinin 21’i bitkisel, 20’si hayvansal, birisi de su ürünleri ile ilgili. 61 organize tarım bölgesinden 14 tanesinin altyapı çalışmaları tamamlanmak üzere. Hayvansal üretim konulu organize tarım bölgelerinde de yaklaşık 800 besi işletmesinde 110 bin baş hayvan şu anda mevcut durumda. Bitkisel üretim konulu organize tarım bölgelerinde de 374 dekarlık sera alanında 111 bin ton domates ve çilek üretimi yapılıyor. Toplam 7 organize tarım bölgesinde altyapı inşaatları halihazırda devam ediyor. Sadece Türkiye’nin değil dünyanın da en büyük organize tarım bölgelerinden bir tanesi Balıkesir Gönen’de halihazırda inşaat devam ediyor. Biz bu konuda organize tarım bölgelerinin hem bitkisel hem hayvansal açıdan ülkemize büyük değerler katacağını düşünüyoruz’’ diye konuştu.

DEM Parti Milletvekili ve Abdullah Öcalan’ın yeğeni Ömer Öcalan, sosyal medya X hesabından yaptığı paylaşımla 23 Ekim’de İmralı’ya gidip Abdullah Öcalan ile görüştüğünü duyurmuştu. Görüşmenin detayları SÖZCÜ TV’de açıklandı.

“10 GÜN GECİKMELİ YAPILMIŞ BİR GÖRÜŞME”

Ayrıntıları aktaran SÖZCÜ TV Muhabiri Altan Sancar, “İki şart var” ifadelerini kullandı. Sancar, konuşmasında şunları belirtti:

* “Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı yetkilileri, görüşmenin tamamını sesli ve görüntülü olarak kayıt altına almışlar. Bunu biliyoruz.

* İki isim arasındaki görüşme, 10 gün gecikmeli yapılmış bir görüşme. Neden olduğuna dair taraflar bilgi paylaşmamayı tercih ediyorlar. Şunu biliyoruz: Adalet Bakanlığı, DEM Parti Milletvekili Ömer Öcalan’ı arıyor ve diyor ki ‘Görüşebilirsiniz’. 

* Bir anda Ömer Öcalan’ın ortadan kaybolması, İmralı’ya gitmesi birtakım farklılıklar yaratabilir. Tam da o aralarda Yıldız ve Şenyaşar ailelerinin aralarındaki barış sağlandı. Ömer Öcalan da o görüşmeler olduğu sırada Şanlıurfa’da. Nihayetinde Şanlıurfa’dan bütün DEM Partililer dönerken kendisi dönmüyor, orada kalıyor bir süre. Önce Ankara’ya, sonra görüşme için gidiyor.

* Tam 1 saat 45 dakikalık bir görüşmeden bahsediyoruz. Üç cümlelik bir görüşme değil. İçeriğinde neler oluyor? MHP lideri Devlet Bahçeli’nin çağrısı elbette ki orada konuşuluyor. 

“İKİ ŞART VAR”

* Gelelim işin dikkat çeken tarafına. Ne oluyor? İki şart var. Ömer Öcalan’a da iletilen iki şart. Bir, garantör ülke talebi var. Abdullah Öcalan’ın da dile getirdiği garantör ülke şartı söz konusu. Ülke adı yok.

* İkinci nokta yasal güvence. Yasal güvenceden kasıt sanırım şu: Adına ‘çözüm süreci, kardeşlik projesi’ ne dersek diyelim, bunun bir yasal çerçevesi olması gibi bir talepleri söz konusu. Bu talep Ömer Öcalan’a da dile getiriliyor.”

Eşinden bir süre önce ayrılan Ayşe Ç., 2 çocuğu ile annesinin Yalova’daki evinde yaşamaya başladı. Sosyal medyadan tanıştığı A.K. ile sevgili olan Ayşe Ç., ağustos ayında Bursa’ya geldi.

A.K.’nin Osmangazi ilçesi Bağlarbaşı Mahallesi’ndeki evinde yaşamaya başlayan Ayşe Ç., iddiaya göre 24 Eylül’de kıskançlık nedeniyle kendisiyle tartışan sevgilisi tarafından havalı tüfekle sol ayağından vuruldu.

4 gün boyunca eve hapsedilen ve ayağında şiddetli ağrı oluşan kadın, sevgilisi tarafından götürüldüğü hastanede korkusundan dolayı şikayetçi olmayıp, ayağını kapıya vurduğunu söyledi.

Ayak kemiği çatlayan Ayşe Ç.’nin ayağı alçıya alınırken, kadın sevgilisi tarafından geri götürüldüğü evde yaklaşık 1 ay alıkonuldu

. Ayşe Ç. daha sonra A.K.’nin nöbetçi olarak bıraktığı arkadaşının uyumasını fırsat bilip, evden kaçarak Yalova’ya geri döndü. Ayşe Ç’nin tehdit ve alıkonulma nedeniyle şikayette bulunduğu A.K., ifadesinin ardından serbest bırakılırken, hakkında uzaklaştırma kararı verildi.

‘BU DEFA AYAĞIMA İSABET ETTİ’

Ayşe Ç., olay günü A.K. ile tartıştıklarını belirterek, “Banyoya girdim. 1-2 dakika sonra banyoya elinde tüfekle geldi. Tüfeği bana doğrulttu. ‘Beni vurmayacaksın herhalde’ dedim. Gözlerimin içine bakıyordu. Ben de o sırada kafamı çevirdim. Banyo dar olduğu için kaçacak bir alanım da yoktu. Kapının önünde duruyordu. Daha sonra 1 el ateş etti. O da ayağımın dibine geldi. Sonra banyodan çıktı. Yere baktığımda saçma, yerde duruyordu. O sırada geri geldi. ‘Ne yapıyorsun sen’ demem ile tekrar ateş etti. Bu defa ayağıma isabet etti. Birden yere çömeldim. ‘Beni aldatırsan sonu ölüm olur’ diye konuşmaya başladı. Banyoda yere yığıldım. Biraz sonra gelip, sürükleyerek odaya götürdü. Daha sonra eline demir sopa alıp, geldi. Demir sopayla bana vurmaya başladı. Sonra salona gitti, sakinleşti, uyuyakalmışım” dedi.

‘SAÇMANIN AYAĞIMIN İÇİNDE KALDIĞINI GÖRDÜM’

A.K.’nin olaydan 4 gün sonra kendisini doktora götürdüğünü söyleyen Ayşe Ç., “O kadar çok baskı yaptı ki hastanede bile şikayetçi olamadım. Doktorun yanındayken bile gözlerimle temas kuruyordu. Korkmuştum. Zaten doktora da ayağımı kapıya vurduğumu söyledim. Ayak kemiğim çatlamış, alçıya bu yüzden aldılar. Eve geldiğimde e-Nabız uygulamasından röntgenime baktığımda, saçmanın ayağımın içinde kaldığını gördüm; ama beni bir daha hastaneye götürmedi” diye konuştu.

‘EVE GETİRDİĞİ KIZ, KAÇMAMA YARDIMCI OLDU’

Yalova’ya döndükten sonra, 19 Ekim’de sol kemiğine isabet eden saçmanın ameliyat ile çıkarıldığını söyleyen Ayşe Ç., “Evden kaçabilmem için bir imkan yoktu. A.K., en son gün, evden gitmeden önce beni darbetti. Saçlarımdan tutarak, yerde ayakkabılarıyla tekmeledi. Sonra evden gitti. Ardından başıma diktiği adam uyuyakaldı. Bana yardımcı olması için eve getirdiği kız, kaçmama yardımcı oldu. Valizime kıyafetlerimi topladım. Evden kaçtım” dedi.

‘1 AY AYAĞIMDA SAÇMAYLA GEZDİM’

A.K.’nin kendisini tehdit ettiğini Ayşe Ç. “Uzaklaştırma kararı aldırdım. Buna rağmen bana tehdit mesajları atıyor. Benim can güvenliğim yok. Ölmek istemiyorum. Bir kadın cinayetine kurban gitmek istemiyorum. Bu konuyla ilgili gerekenin yapılmasını bekliyorum. Taşınıp gitsem de bu şahıs peşimizi bırakmayacak. Yolda yürürken bile, bakkala çıktığımda bile korkarak çıkıyorum. Biri yanımdan geçtiğinde korkuyorum. 1 ay ayağımda saçmayla gezdim. Ailemin yanına geldiğimde korkudan söyleyemedim. Arkadaşıma konuyu anlattığımda, o beni hastaneye götürdü. Daha yeni ameliyat oldum. Saçmayı çıkarttılar, şu an dikişli ayağım. Bu insan, bende kalıcı bir hasar bıraktı” diye konuştu.