Özelleştirme politikalarıyla tanınan iktidar, yüksek karlar vaad ederek Türk Telekom’u Lübnanlı Hariri ailesi ve Suudi ortağının sahibi olduğu OTAŞ’a sattı. 2005 yılında gerçekleşen bu satış sonucunda TT’nin kasasında bulunan 2 milyar dolarlık nakit para devredildi. Ancak, OTAŞ sadece 1.4 milyar dolarlık ilk taksiti ödedikten sonra Türk bankalarından 4.75 milyar dolar borç alarak geri kalan tutarı kapattı. Finish hisselerini rehin verip aldığı krediyi ödemeyince, devir sırasında hiçbir parasını ortaya koymadan Türk Telekom’u satın aldığı ve ülkeden 6.5 milyar dolarlık kazançla ayrılıp, geride milyarlarca dolarlık borç bıraktığı ortaya çıktı.
Özelleştirme sürecinde TT’nin yüzde 55 hissesi 6.55 milyar dolarlık bir teklifle OTAŞ’a geçti. O tarihte Türk Telekom’un kasasında bulunan 2 milyar dolar nakit paranın da devir sırasında kullanıldığı açıklandı. OTAŞ, ödediği 1.4 milyar doların ardından Türk bankalarından aldığı krediyi geri ödemeyerek ülkeden 6.5 milyar dolar kazançla ayrıldı. Ancak, bu kazançların büyük bir kısmının Türk Telekom’un kârlarından elde edildiği ve ülkenin zararına bir özelleştirme süreci olduğu ortaya çıktı.
Özer, özelleştirme sürecindeki yolsuzluk iddialarının başında Türk Telekom’un yer altındaki bakır kablolarının satışı geliyordu. OTAŞ döneminde başlayan fiber kablo döşeme operasyonu sırasında yer altındaki bakır kablolar satılarak kazanç elde edildiği iddia edildi. Bu operasyonun kamunun milyarlarca dolarını kaybetmesine neden olduğu belirtilirken, resmi açıklamalar ise bakır kablo satışından elde edilen net kazancın 680 milyon lira olduğunu gösterdi.
Özetle, Türk Telekom’un özelleştirme süreci, Lübnanlı Hariri ailesi ve Suudi ortağının sahibi olduğu OTAŞ’ın çıkarlarını koruyarak ülkeye yüksek miktarda zarar verdiği ve iktidarın özelleştirme politikalarının sonuçlarının dikkatle incelenmesi gerektiğini gösterdi. Yolsuzluk iddiaları, borç batağı ve kâr transferleriyle dolu bu süreç, Türk Telekom’un özelleştirme fiyaskosunu tüm çıplaklığıyla ortaya koydu.