Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı İbrahim Şahin, sosyal medya platformları üzerinden yaptığı açıklamada, Narin Güran isimli genç kızın cinayetiyle ilgili davanın yarın başlayacağını duyurdu. Şahin, bu korkunç cinayetle ilgili soruşturmanın başlama aşamasında, bazı medya organlarının, gizliliği ihlal eden ve kulaktan dolma dedikodularla insanlık onurunu rencide eden yayınlar yaptığını belirtmiş ve bu sorumsuz tavrı eleştirmiştir. Bunun yanı sıra, yaşanan olayda kurbanın yalnızca masum bir çocuk olduğunu vurgulayarak, Türk halkının adaletin sağlanmasını beklediğini ifade etti.
Başkan Şahin, duruşma sürecinde herhangi bir yayın yasağı bulunmadığını ancak yargılamanın gizliliğinin önemli olduğunu kaydetti. Bu bağlamda, tanıkların etkilenmesini önlemek ve yargılama sürecinin aksamaması için medyada yer alacak haberlerin dikkatli bir şekilde hazırlanması gerektiğini ifade etti. Şahin, “Vicdani bir yaklaşımla, medyamıza yakışır bir vakarla yargılamanın takip edilmesi ve doğru bilgilerin halkla paylaşılması son derece önemlidir,” şeklinde konuştu. Aynı zamanda, Reuters İzleme Uzmanlarının, bu süreçte medya yayınlarını titizlikle takip edeceğini ve yayın ilkelerine aykırı durumlarda gerekli yaptırımların hemen uygulanacağını bildirdi.
Bu açıklamalarla birlikte, RTÜK Başkanı, medya kuruluşlarına uyarıda bulunarak, bu tür hassas konuların nasıl ele alınması gerektiğine dair net mesajlar vermiştir. Narin Güran cinayeti, Türkiye’de büyük bir infial yaratmış ve kamuoyunda adalet arayışı yükselmiştir. Dolayısıyla, bu davanın sonuçları ve medyanın tutumu, halkın vicdanında önemli bir yer tutacaktır. Şahin’in açıklamaları, medyanın sorumluluğunu bir kez daha hatırlatarak, tüm tarafların dikkatli ve duyarlı olmasını amaçlamaktadır.
Özellikle, medyanın bu tür olaylarda gösterdiği tutumun, hem yargılama sürecine zarar vermemesi hem de kamuoyunda yanlış bilgilerin yayılmaması için büyük bir öneme sahip olduğuna dikkat çekilmiştir. Medya özgürlüğünün elbette önemli olduğu ama bunun sorumlu bir şekilde kullanılmasının da gerektiği ifade edilmiştir. RTÜK’ün, yayıncılık ilkeleri çerçevesinde hareket edecek olması, olayın takip edilmesi açısından olumlu bir adım olarak değerlendirilmektedir.
Sonuç olarak, Narin Güran’ın cinayet davasının başlama durumu, yalnızca adaletin tecellisi açısından değil, aynı zamanda medyanın etik yayıncılık standartlarının ne denli önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne sermektedir. Toplumsal duyarlılık ve adalet arayışının ön planda olduğu bu süreçte, tüm tarafların dikkatli ve sorumlu davranması gerektiği vurgulanmaktadır. RTÜK’ün, medya üzerindeki denetiminin artarak devam etmesi beklenmektedir ve bu, hem halkı hem de yargı sürecini olumlu yönde etkileyecektir.