Yazının başlığı, okuyucuların aklında ‘acaba hangisi?’ sorusunu düşündürebilecek bir konuyu işaret ediyor. Evet, günümüzde yaşanan birçok olay için bu sorunun geçerli olduğu doğru. Özellikle, yenidoğan çeteleri, çocuklara yönelik taciz ve cinayetler, dezenformasyon içerikli haberler gibi konular bu ifadeyi tetikleyebilir. Ancak ben burada özellikle ‘Amerika Seçimleri’ni ele almayı tercih ediyorum.
Daha önceki seçimlerde Cumhuriyetçi Parti adayının kazandığı duyurulmuştu. Trump, bu seçimlerde süper çoğunluğu elde ederek başarıya ulaştı. Senato, Temsilciler Meclisi ve başkanlık seçimlerinin Cumhuriyetçi Parti lehine sonuçlandığı görüldü. Üçlü bir başarı ile karşı karşıyayız ve bu durumun güçlü sonuçlar doğurması bekleniyor. Kişisel olarak, bu seçimde ‘ehvenişer’ olarak nitelendirdiğim; yani daha az kötü olanın kazandığı bir sonucu geride bırakmış olduk.
Umarım ki Trump, “Savaşı bitireceğim” vaadini, iki devletli bir çözüm ile Filistin’in haklarını koruyacak şekilde yerine getirebilir. Belirttiğim noktaya gelecek olursak, umarım dünya, Amerika ve diğer süper güçlerin güçlerini yitirmediği bir döneme girmeyiz. Amerika’nın ve diğer emperyal ülkelerin kendi sorunlarını çözmeyi öncelik haline getirdiği, başka ülkelere müdahale etme planlarının olmadığı bir zaman dilimi yaşanmasını temenni ediyorum. Ayrıca, terör örgütlerinin finanse edilmediği, emperyalist hamlelerin karşılık bulmadığı bir dönem olması dileğiyle bu yazıyı sonlandırmak istiyorum. Biden’in döneminin son olması gerektiğini düşünüyorum; çünkü bu seçimlerin sonuçlarını anbean takip etmek zorunda kalmayı istemiyorum.
Gelelim CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in açıklamalarına… Geçtiğimiz günlerde bir sokak röportajında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef alan ve ağza alınmayacak hakaretlere maruz kalan Dilruba Kayserilioğlu’nu protokolde yanında oturtmasının yanlış olduğunu belirtti. Bu açıklama, CHP’nin sahadaki acemiliğini gözler önüne seriyor. Bu tür bir eleştiriyi dile getirmek önemli bir adım, fakat gerçekten samimi olup olmadığını sorgulamak gerek. CHP’nin son dönemde yaptığı hatalar ve bunun sonuçları hakkında daha önceden kendilerini sorgulamaları gerekirdi.
Özellikle, anket verileri CHP’nin bu durumu gösterecek nitelikte. Ayrıca, Özgür Özel, Kayserilioğlu’nu ‘cumhuriyet kadını’ olarak ilan etmişti. Bu durum, acemilik veya etkileşim fetişizmi olarak değerlendirilebilecek bir mesele. Üç beş beğeni için popülist bir siyaset yürütmek, samimiyetsizlik olarak değerlendirilmektedir. Kayserilioğlu, bu konuda daha sonra yaptığı açıklamada, “Yuh yalana gel. Ben mi sürpriz yapmışım?” gibi ifadelerle durumu netleştirmeye çalıştı. Bu da bir diğer acemilik olarak değerlendirilebilir.
Şimdi de Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay’ın çalışmalarına göz atalım. Hatay’da deprem sonrası gerçekleştirdiği takdire şayan hizmetlerle öne çıkan Altay, bu zamana kadar verdiği ayarlarla da dikkat çekiyor. Ayrıca, Dünya Belediyeler Birliği Başkanı olarak da önemli bir rol üstleniyor. Son dönemde Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’a cevabı, sosyal medyada geniş yankı buldu. Altay, İstanbul ve Ankara’nın belediye başkanlarına yönelik, ‘Sadece belediyecilik yapın, siyasi çıkarlara şehirleri feda etmeyin’ çağrısında bulundu.
Bu bağlamda, İmamoğlu ve Yavaş’ın belediyecilik noktasında sadece konser düzenlemekle meşgul olmaları eleştirildi. Bu konserlerin maliyetinin milyarlarca liraya ulaşması, belediyecilik hizmetleri açısından önemli bir sorunu gündeme getirdi. Uğur İbrahim Altay, kayyum meselesi ile ilgili yaptığı açıklamada, bu tür meselelerin dünyada kabul edilemeyeceğini vurguladı. Bu durum,