Türkiye, genel göçmen nüfusu açısından dünyada 12. sırada yer almaktadır. 2021 yılı itibarıyla yapılan araştırmalara göre, Türkiye’ye sığınmacı akınının durduğu ve mevcut durumun daha çok geçmişte gelenlerin statüsünü korumalarıyla ilgili olduğu vurgulanmıştır. Bu bilgiler, Göç ve Diaspora Vakfı tarafından Fatih’te düzenlenen bir basın toplantısında “Türkiye Göçmen Hareketliliği Raporu” ile kamuoyuna duyurulmuştur.
Raporda, Türkiye’nin sığınmacı sayısı bakımından dünya genelinde 2. sırada olduğu belirtilmekle birlikte, 2021 yılı itibarıyla yeni sığınmacı akınının kesildiği ifade edilmektedir. Türkiye’deki mevcut durum, yalnızca yeni gelenlerle değil, uzun bir süre önce sığınmacı olarak ülkeye gelen bireylerin de statülerini koruması ile alakalıdır. 12 yıl önce ülkeye sığınan birçok kişi hâlâ sığınmacı statüsünde kalmaya devam etmektedir.
Ayrıca, Türkiye’deki göçmen nüfusunun ülke nüfusuna oranı %7 olarak tespit edilmiştir. Bu oran, Türkiye’yi dünya sıralamasında 102. sıraya yerleştirmektedir. Genel göçmen nüfusu bakımından ise Türkiye, 12. sırada konumlanmaktadır. Bu rakamlar, Türkiye’nin uluslararası göçmen akınlarına olan hassasiyetini ve yönetimsel zorluklarını gözler önüne sermektedir.
Türkiye’nin göçmen politikaları, yalnızca yeni süreçlerle değil, mevcut sığınmacıların entegrasyonu gibi konularla da yakından ilgilidir. Sığınmacıların topluma entegre edilmesi, hem sosyal hem de ekonomik açıdan önem taşımakta; toplumsal huzuru sağlamak ve çeşitli sorunların önüne geçmek için atılması gereken adımları belirlemekte kritik bir rol oynamaktadır.
Öte yandan, sığınmacıların durumu, destek mekanizmalarını ve bu kişilere sunulan hizmetleri de etkilemektedir. Uzun süreli sığınmacılar, sağlık, eğitim ve iş fırsatları gibi alanlarda zorluklarla karşılaşmakta ve bu durum, onların yaşam koşullarını olumsuz yönde etkilemektedir. Ayrıca, sosyal hizmetlerin bu gibi durumlarda nasıl ilerleyeceği, Türkiye’nin sosyal politikalarının belirlenmesinde önemli bir yer tutmaktadır.
Sonuç olarak, Türkiye’nin göçmen nüfusuna dair mevcut durum, yalnızca sayısal verilerle değil, aynı zamanda insan yaşamları üzerindeki etkileriyle de değerlendirilmelidir. Geçmişte gelen sığınmacıların uzun süreli kalışına dair politikalar geliştirmek ve bu kişilerin entegrasyonunu sağlamak, Türkiye’nin gelecekteki göç politikaları açısından büyük önem taşımaktadır. Bu bağlamda, daha fazla uluslararası iş birliği ve kaynak paylaşımı yoluyla, Türkiye’nin göçmen meselelerine yönelik etkin çözümler geliştirmesi gerekmektedir.