Son günlerde Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde meydana gelen depremler, özellikle Malatya’dan sonra Rize’de gerçekleşen 4.7 büyüklüğündeki sarsıntı, uzmanların dikkatini çekti. Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Ersoy, Rize’deki deprem hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu. Ersoy, deprem gerçeği açısından Türkiye’nin genelinde önemli sıkıntılar olduğunu ve bu durumu anlamak adına Rize’de yaşanan depremin derecesinin büyük olduğunu belirtti.
Prof. Dr. Ersoy, fay hattı bulunmayan bölgelerde bile depremlerin meydana çıkmasının, toplumun deprem konusunda daha fazla bilinçlenmesi gerektiğini ifade etti. Rize’de yaşanan depremin, bu açıdan farklı bir durum olduğunu belirten Ersoy, “Rize’de yaşadığımız deprem, özellikle o bölgede bir fay hattı olmaması açısından bizim için çok önemli. Fay hattı olmayan bir yerde bile depremle karşılaşmamız, aslında Türkiye’nin deprem gerçeğinin ne olduğunu anlamamız açısından çok önemli” diye konuştu.
Ersoy, Türkiye’nin coğrafi yapısında, Hakkari’den Mardin’e, Çanakkale’den Trabzon’a kadar her bölgenin deprem riski altında olduğunu da vurguladı. Karadeniz kıyısında bulunan şehirlerin, özellikle geçmiş yıllarda sürekli olarak deprem riski altında olduğunu aktaran Ersoy, “Karadeniz’de, Karadeniz kıyısı boyunca biz merkez olarak ya da jeoloji mühendisliği bölümü olarak yıllardan beri sürekli söylediğimiz bir Karadeniz fayı var. Önceki yıllarda Batum’dan Giresun’a kadar, denizde 4 büyüklüğünde çok sayıda sarsıntı meydana geldi.” şeklinde ifadelerde bulundu.
Prof. Dr. Ersoy, Karadeniz fayının varlığını ve bu fayın sürekli aktif olduğunu yineleyerek sözlerine devam etti. “Bu fayın sürekli aktif olduğunu, deprem ürettiğini biliyoruz. 6-7 büyüklüğünde bir deprem üretmemiş olmasına rağmen, 1960’larda Bartın depreminin meydana gelmesi o fayın varlığının bir kanıtıdır. Dolayısıyla bu fayın 6’dan daha büyük bir deprem üretme potansiyeli olduğunu biliyoruz ve bu büyüklükteki bir depremin çoğu kişi için tehlikeli olabileceğini unutmamalıyız.” dedi.
Karadeniz kıyı illerinde, yerleşim yerlerinin zaman içinde değiştiğinin altını çizen Ersoy, “Önceki yıllarda yerleşimin yüzde 10’u sahildeki ilk 10 metrede iken, şimdi bu oran belki de yüzde 80’e çıkmış durumda. İnsanlarımız sadece bu bölgelerde yaşamayı tercih ediyor. Dolayısıyla olası bir kötü senaryoyu düşünmek zorundayız.” diyerek mevcut durumu değerlendirdi.
Prof. Dr. Hakan Ersoy, bu gibi sarsıntıların Türkiye için bir uyarı niteliğinde olduğunu belirterek, deprem öncesi hazırlıkların ve alınacak önlemlerin önemine dikkat çekti. Bu tür olayların, hem bilim insanları hem de halk açısından, Türkiye’nin deprem gerçeğini kavramaları açısından büyük bir ders olduğunu vurguladı.
