Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum’un yaptığı açıklamalar, eski AKP milletvekili Şamil Tayyar tarafından sert bir şekilde eleştirildi. Uçum, “PKK’nın bir Kürt siyasi hareketi olarak görülmesine yönelik geliştirilmiş bir devlet inisiyatifinin dili olarak anlaşılması gerekiyor” ifadelerini kullanmıştı. Bu sözler, Tayyar gibi bazı AKP üyelerinin tepkisini çekti ve siyasi tartışmalara yol açtı.
Tayyar, Uçum’un düşüncelerine karşı bıçak gibi keskin bir yanıt verdi. O, Uçum’un açıklamalarını eleştirerek, bu tür yaklaşımlarının Cumhur İttifakı’nın birlikteliğine zarar verebileceğini vurguladı. Tayyar’ın tepkisi, Cumhurbaşkanı’nın danışmanlarının yanıt vermesine neden oldu ve tartışma daha da büyüdü.
Cumhurbaşkanı danışmanı Ayhan Ogan, Tayyar’ı doğrudan “fitneci” olarak nitelendirerek, onun Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı olan tutumunu eleştirdi. Ogan, Tayyar’a karşı sert bir dille, “Cumhurbaşkanımızın azametini kendi gölgeniz sanıyorsunuz, sürekli racon kesiyorsunuz” dedi. Ogan, Tayyar’ın “bir sıkımlık sanal Sorosçu iktidarınız da yakında çöküp gidecek” ifadesine de “Külliyede Soros’un gölgesi bile olmaz” diyerek karşılık verdi. Bu şekilde Ogan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bağımsızlığını ve gücünü vurguladı.
Danışman Ahmet Selim Köroğlu da Tayyar’a eleştiride bulunan bir diğer isim oldu. Köroğlu, Tayyar’ın tutumunu kınayarak, “Her fırsatta Sayın Cumhurbaşkanımıza ve ekibine parmak sallayıp fitne-fücur işler ile uğraşanlar bir bitmediler” şeklinde sert ifadeler kullandı. Tayyar’ın eleştirilerinin, eski siyasi alışkanlıkların ve partilerin bir yansıması olduğunu belirten Köroğlu, bu düşüncenin Cumhur İttifakı tarafından benimsenmediğini açıkladı.
Bu gelişmeler, Türkiye’nin siyasi ortamında gergin anların yaşanmasına neden oldu. Özellikle AKP içindeki bu tartışmalar, Cumhur İttifakı’nın geleceği ve içindeki dinamikler üzerinde etkili olabilir. Tayyar ile Cumhurbaşkanı’nın danışmanları arasındaki karşılıklı açıklamalar, sadece kişisel çatışmalara değil, aynı zamanda partinin içindeki farklı görüşlerin bir yansıması olarak da değerlendirililebilir.
Sonuç olarak, bu tür polemiklerin, Türkiye’nin siyasi yapısında yeri ve önemi büyük. Hem Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hem de AKP’ye karşı olan eleştirilerin uzun vadede neler doğurabileceği, özellikle partinin seçim dönemlerindeki yaklaşımları ve politikalarını belirlemede etkili olacaktır. Türkiye, iç siyasetindeki bu tür tartışmalarla şekillenen bir ortamla karşı karşıya kalırken, liderlerin ve danışmanların tutumları, halkın siyasi algısını da etkilemektedir.
