İstanbul’da, sağlık sistemini kötüye kullanan bir suç örgütü ile ilgili dava süreci hız kazanmış durumda. ‘Yenidoğan çetesi’ olarak bilinen bu çete, 112 Acil Çağrı Merkezi ile iş birliği yaparak acil durumda olan bebekleri, önceden anlaşılan özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk etmekteydi. Ancak bu sevklerin ardında yatan gerçek, bebeklerin gereksiz yere hastaneye yatırılması ve bunun sonucunda oluşan ölümlerdi. Çetenin amacı, hastanelerden ve sosyal sağlık kuruluşlarından maddi gelir elde etmekti.
Davanın ilk duruşması bugün gerçekleştirilirken, yenidoğan çetesinin lideri Fırat Sarı’nın geçmişine dair bazı çarpıcı bilgiler de ortaya çıktı. Geçmiş yıllarda terör örgütü PKK üyeliğinden cezaevine girmiş olan Sarı, mahkeme sürecinde savunmasını yapmak üzere ilk olarak dinlenen sanıktı. Çetenin elemanlarının, acil çağrı merkezi çalışanları ile ortak hareket ederek nasıl bir sistem oluşturdukları, duruşma sırasında mahkeme heyeti tarafından merak edilen konular arasında yer aldı.
Mahkeme, çetenin işleyişini anlayabilmek için Fırat Sarı’ya çeşitli sorular yöneltti. Sarı, mahkeme başkanının sorması üzerine aylık gelirini açıkladı. Bu gelir, sosyal güvenlik sisteminden elde edilen miktarlara dayalı olarak oldukça dikkat çekiciydi. Çetenin lideri, sosyal güvenlik kurumundan (SGK) sadece 8 bin lira alabilmek amacıyla bebekleri gözünü kırpmadan tehlikeli sahalara gönderdiğini ifade etti. Böylece, çetenin bir bebek üzerinden ne denli büyük bir rant sağladığı gözler önüne serilmiş oldu.
Fırat Sarı, mahkemede yaptığı konuşmada, çete içerisinde her bir bireyin nasıl bir rol üstlendiğini ve yapılan işlemlerin arka plandaki tüm yönlerini de gözler önüne sermiş oldu. Aylık gelirini ise dudak uçuklatan bir rakam olan 400 bin lira olarak açıkladı. Bu durum, çetenin ne kadar büyük bir organizasyon haline geldiğini ve bu organizasyonun işleyişinin toplum sağlığı açısından nasıl bir tehlike arz ettiğini bir kez daha düşündürüyor.
Davanın ilerleyen süreçlerinde, diğer çete üyelerinin ifadeleri ve uzman sağlık personelinin raporları, çetenin zarar verdiği aileler ve bebekler hakkında daha fazla bilgi edinmemizi sağlayabilecektir. Yenidoğan çetesi ile ilgili olarak başlatılan bu davanın kamuoyunda yarattığı etki de göz ardı edilemeyecek boyutlara ulaşmıştır. Halk, sağlık sisteminin bu tür bir suistimalesini affetmemekte ve suistimallerin önlenmesi adına cezai yaptırımlar beklemektedir.
Böyle bir davanın açılması, sadece faillerin cezalandırılması açısından değil; aynı zamanda sağlık sisteminin güvenilirliğini yeniden tesis etmek açısından da önem arz ediyor. Tüm bu süreçler, İstanbul ve tüm Türkiye için büyük bir ders niteliği taşımaktadır. Yenidoğan çetesinin yol açtığı ölümler, yalnızca birer rakam değil; arkasında gözyaşı döken ailelerin hikayeleridir ve bu hikayelerin unutulmaması için kamuoyunun hassas yaklaşımı büyük önem taşımaktadır.