Muhasebeci İsmail A., evliliği sırasında eşi Fatma A.’dan gördüğü ekonomik yükümlülüklerin ihlal edilmesi nedeniyle boşanma davası açtı. İsmail A., eşinin gelirine rağmen evin ve 1 çocuklarının giderlerine katkıda bulunmadığını, tüm faturaları ve diğer harcamaları kendisinin karşılamak zorunda kaldığını öne sürdü. Aynı zamanda, eşi Fatma A.’nın maaşını biriktirerek arsalar alıp kendi hesabında tutması gibi davranışlarının bu süreci zorlaştırdığını ifade etti. Davanın görülmesi sırasında Ankara 2’nci Aile Mahkemesi, İsmail A.’nın iddialarını destekleyen tanık beyanları, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), tapu ve banka kayıtları gibi belgeleri değerlendirerek bu kanıtların tutarlılığını tespit etti. Mahkeme, davalı kadın Fatma A.’nın tamamen kusurlu olduğuna ve ekonomik şiddete maruz kalan eşinin ise kusurunun olmadığını belirterek boşanma kararı verdi.
Fatma A., verilen boşanma kararına karşı çıkarak eşinin iddialarının asılsız olduğunu ve kusur tespitinin yanlış yapıldığını öne sürdü. Bu nedenle, katkıda bulunmadığı yönündeki iddialara itiraz etti. Ancak, İstinaf ve Yargıtay, ilk derece mahkemesinin hükmünde herhangi bir isabetsizlik olmadığını kabul ederek yerel mahkemenin kararını onadı. Yargıtay, Türk Medeni Kanunu’nun 186. maddesine atıfta bulunarak, eşlerin evlilik birliğinin giderlerine ortak bir şekilde katkıda bulunma yükümlülüğünü hatırlattı. Karar, Fatma A.’nın eşine ve iştirak ettikleri çocuğa karşı ilgisiz bir yaklaşım sergilediğini ve evin ekonomik yükümlülüklerine katılmadığını belirterek, evliliği çekilmez hale getirdiği vurgusu ile devam etti. Bu sebeplerle, boşanma sebebinin oluşmasında davalı kadının tamamıyla kusurlu olduğu tespit edildi.
İsmail A.’nın avukatı Senem Yılmazel, boşanma davası sürecinde önemli noktaları dile getirirken, Türk Medeni Kanunu’ndaki fiil ve yükümlülüklere dikkat çekti. Yılmazel, müvekkilinin eşi tarafından evlilik birliğinin giderlerine katkı yapılmadığını ve buna rağmen eşinin daha yüksek bir gelire sahip olduğunu ifade etti. Müvekkilinin evin elektrik, su, aidat gibi tüm giderlerini üstlendiğini, birlikte gerçekleştirdikleri tatillerin de ekonomik sorumluluklarını tamamen kendisinin karşıladığını söyledi. Avukat Yılmazel, “Eşi yalnızca arsa almış ve kendi bireysel hayatına merkezlenmiştir. Evliliğin pek çok sorumluluğu olmasına rağmen, yalnızca kendi çıkarları doğrultusunda hareket ederek müvekkilimi boşanma davası açmaya zorlamıştır” şeklinde yorumda bulundu.
İsmail A.’nın avukatı, müvekkilinin sabit delillerle davayı desteklediğini belirterek, Fatma A.’nın alışkanlıklarının, özellikle hafta sonları arsa bakma faaliyetleri ve kripto para gibi yatırımlarının, evlilik sorumluluklarını ciddi şekilde ihlal ettiğini ortaya koyduğunu ekledi. “Bankada yatan paralar ve maaş akışlarının nereye aktarıldığı kayıtlarla ispatlanırken, müvekkilimin adeta evliliğin yükümlülükleri altında ezildiği hususunu da dikkate almak gerekir” dedi. Dolayısıyla, sağlanan belgeler ve yapılan değerlendirmelerle birlikte bu dava olumlu bir sonuca ulaştı ve boşanma kararı kesinleşti.
