Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü münasebetiyle partisinin kadın grubunun düzenlediği toplantıda önemli açıklamalarda bulundu. Meclis’teki grup toplantısında, kadınların toplumsal mücadeleleri üzerine vurgu yaptı.
Hatimoğulları, konuşmasının başında, 25 Kasım 1960’ta Dominik Cumhuriyeti’nde katledilen Mirabal kardeşlerini saygıyla andı. Bu kardeşlerin, erkek egemen kapitalist sisteme karşı mücadelesinin, dünyada birçok yerde süregeldiğini vurgulayarak, “Dominik’ten Rojava’ya, Şili’den Filistin’e kadar özgürlük mücadelesi veriyoruz” dedi. Bu evrensel mücadelenin, kadınların öncülüğünde devam ettiğine dikkat çekti.
Kendisi, iktidarın birçok saldırısına karşı en ön safta mücadele eden kadınlara selam göndererek, kadınların doğa savunuculuğu, kayyım karşıtlığı ve bilimsel anadilde eğitim hakkı için verdikleri mücadeleyi takdir etti. Kazdağları’nda toprağını korumaya çalışan kadınlardan, Barş anneleri ve Cumartesi Anneleri’ne kadar birçok kadının kararlılığını öne çıkardı.
Hatimoğulları, Türkiye’deki kadın cinayetlerine dair çarpıcı veriler paylaştı. Sadece 2024 yılı içinde 395 kadının öldürüldüğünü, Ekim ayında ise 48 kadın cinayete kurban gittiğini ifade etti. Bu ölümlerin arkasında yatan erkek egemen düzenin fail olduğunu söyleyerek, bu durumun toplumdaki güç dinamiklerini nasıl etkilediğine dair eleştirilerini dile getirdi.
Konuşmasının ilerleyen kısımlarında, iktidarın ülke yönetimi konusundaki sorumluluklarından kaçtığını vurgulayan Hatimoğulları, mevcut ekonomik durumu ve sosyal koşulları eleştirdi. 2025 bütçesi hazırlanırken, yoksul kesimler için planlama yapma yükümlülüğünü göz ardı etmenin kabul edilemez olduğunu belirtti. Yoksullukla ilgili yaşanan trajedilere, özellikle İzmir’de 5 çocuğun yanarak hayatını kaybetmesine rağmen iktidarın bu durumu basit bir magazin haberi gibi değerlendirdiğini ifade etti.
Kürt meselesine de değinen Hatimoğulları, sınır ötesinde askeri operasyonlar için çözüm arayışının yanıltıcı olduğunu belirtti. Bunun yerine çözümün Türkiye içinde, demokratik müzakerelerle sağlanmasının mümkün olduğunu savundu. “Eşit ve özgür bir ortamda ortak bir yaşam için müzakerelerde buluşmayı hedefliyoruz” dedi ve onurlu bir barış mücadelesinin önemine dikkat çekti.
Hatimoğulları, parti olarak demokratik bir zemin üzerinde onurlu bir barış arayışında olduklarını, bunun için İmralı tecrit uygulamasının bir an önce kaldırılması gerektiğini ifade etti. Sayın Öcalan’ın özgürlüğüne kavuşmasının barış mücadelesinin bir gerekliliği olduğunu dile getirerek, toplumun tüm kesimlerinin bu meseleyi özellikle dikkate alması gerektiğinin altını çizdi.
Bu açıklamalar, hali hazırda Türkiye’de kadınların ve toplumsal grupların maruz kaldığı şiddet ve ayrımcılık konularında yaşanan karmaşık durumları, partilerin bu konulardaki tavırlarını ve çözüm önerilerini gözler önüne serdi.