Prof. Dr. Mehmet Şahin, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) belediyelerinin geçmişte heykel ve konser organizasyonları konusundaki başarılarına özel bir vurgu yapıyordu. Bu tür etkinliklerin, CHP’li belediyelerin kimseye kaptırmadığı bir alan olduğu düşünülüyordu. Heykel ve konser denildiğinde, bu belediyelerin başarıları göz ardı edilemezdi; adeta bu işlerde Türkiye’nin en iyisiydiler. Ancak zamanla, durumun o kadar da olumlu olmadığı anlaşıldı. Bu sefer de konser organizasyonu konusundaki beceriksizlikleri gündeme gelmişti. Gözlemlenen durum, alsa bir eğlence ihtiyacını karşılamak adına düzenlenen konserlerin bile hayal kırıklığı yarattığıydı.
Çok geçmeden, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş arasında, 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimleri için adaylık yarışı ateşlendi. Bu iki isim arasındaki rekabetin, CHP içindeki çatışmaları da gün yüzüne çıkardığı görülüyordu. İkili, birbirlerinin zaaflarını ortaya sermeye başladı ve bu durum, CHP’nin aynı zamanda siyasi bir krizle yüzleşmesine neden oldu. Özellikle İmamoğlu’nun, Yavaş’a odaklanarak hem eleştirilerde hem de konser faturalarında Yavaş’ın zayıf yönlerini keşfetmesi dikkat çekti.
2023 seçimlerinde CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun iki yardımcı adayı arasında, gizli bir rekabet başlamıştı. Bu yarış, bütçelerin ve konser giderlerinin detaylarının açıklanmasıyla daha da büyüyordu. Belediye başkanları, halk için eğlence sağlamaktan çok, siyasi kariyerlerini desteklemek amacıyla konser düzenlediklerinin altı çiziliyordu. Malum, gözler rakamlara çevrildi: 69 milyon, 71 milyon, 80 milyon gibi büyük bütçeler söz konusuydu. Dört yıl içinde belediyelerin harcadığı toplam rakamların 5 milyar ve 6 milyar gibi devasa boyutlara ulaşması dikkat çekiciydi. Ayrıca, bu süreçte pandeminin de etkisiyle sokağa çıkmanın yasak olduğu, toplu etkinliklerin düzenlenmesinin imkansız olduğu bir dönem geçirmiş olmalarına rağmen bu kadar yüksek rakamlar dikkatleri üzerine çekmişti.
Belediyeler, harcanan paraların ardındaki gerçeklerin açığa çıkmasının yanı sıra, kamuoyunu tatmin edecek bir cevap veremez hale geldiler. Önce konuyla ilgili inceleme yapacaklarını belirtip medya önünde açıklamalar yapmaya çalıştılar, fakat halkın algıları değişmedi. Harcanan bütçelerin ihtiyacı karşılayacak düzeyde mi yoksa gereksiz lüks içinde mi olduğunu tartışmaya açan birçok kişi, dikkatlerin konudan başka yönlere kaydırılmaya çalışıldığını vurguladı. CHP destekçilerinin, eleştirileri sanat ve sanatçı düşmanlığı olarak nitelendirmesi, durumun ciddiyetini daha da artırıyordu.
Özellikle milli günlerde yüzlerce şarkıcının yerine sadece sınırlı sayıda sanatçının yer alması ve bu etkinliklerin fahiş fiyatlarla düzenlenmesi, halkın gözünde sorun oluşturmuştu. CHP’li belediyelerin sosyal demokrat, Atatürkçü ve laik yapıları olduğunu öne sürmeleri ise eleştirileri azaltmamış, aksine artmasına neden olmuştur. Bu tür argümanlar, halkın milli değerlere olan hassasiyetinin kullanıldığını düşündürmüştü. Unutulmamalıdır ki, insanlar milli günleri coşkuyla kutlamak ister ve bu tür etkinliklerde yüksek bütçelerin harcanması halkın tepkisiyle karşılaşmaktadır.
Sonuç olarak, cumhuriyetin değerlerini sahiplenerek bu tür etkinliklerde görev alan CHP’li belediyelerin yüksek maliyetlerle organize ettiği konserler, halk nezdinde kabul görmemektedir. Bu durumu acı bir gerçek olarak söylemek gerekirse, halkın rahatsız olduğu unsur, yapılan harcamaların şeffaf bir şekilde açıklanamaması ve ekonomik kaynakların dar bir çerçevede kullanılmasıdır. Özetle, konserler düzenleyerek elde edilen gelirlerin ve harcamaların halk için gerçek bir eğlence olma amacı taşımadığına yönelik ciddi bir