Ankara’nın Nallıhan ilçesinde, Çayırhan Termik Santrali’nde gerçekleşen eylem, 20 Kasım’dan bu yana devam ediyor. Yaklaşık 500 işçi, varlık satışına karşı koymak amacıyla yer altına inerek protesto gösterisine katıldı. Eylem, geride bıraktığı 48 saat boyunca kesintisiz bir şekilde sürdü ve işçilerin kararlılığı dikkat çekti. Bu bağlamda, sabah saatlerinde yaklaşık 25 kişilik bir kontrol ekibi, işçilerin coşkulu alkışları eşliğinde maden ocağına inerek durum değerlendirmesi yaptı.
25 KİŞİLİK KONTROL EKİBİ MADENE İNDİ
Kontrol grubunun amacı, işçilerin yer altında çalıştıkları alanın güvenliğini ve sağlık koşullarını gözlemlemek. Bu grup içerisinde sendika yönetimi, mühendisler ve deneyimli maden işçileri bulunuyor. Zor hava koşullarında, sıcaklıkların gece 5 derecenin altına düştüğü ve yağmurun etkili olduğu biliniyor. Yer üstünde kalan diğer işçiler, ateş yakarak ısınmaya çalışmakta ve yer altındaki arkadaşlarına olan desteklerini sürdürmektedir.
Eyleme yalnızca işçiler değil, aynı zamanda onların aileleri de katılım gösterip dayanışma içinde bulundular. Eşler, çocuklar ve yakınları, alanda toplanarak hem mücadelenin moral kaynağı olmakta hem de işçilerin taleplerine destek verdiklerini ifade etmekteler. Bu durum, işçilerin yalnız olmadığını ve destekçi bir topluluk oluşturdiklarını göstermektedir.
Politik destek de bu direnişe damgasını vurmuş durumda. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, HAK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, ve Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır gibi birçok siyasi yetkili, maden sahasına gelerek işçilerin mücadelesine destek verdiklerini açıkladılar. Ayrıca Emek Partisi’nden (EMEP) Sevda Karaca ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz da bu desteği göstermekte. Bu söz konusu destek, işçilere moral verirken kamuoyunun ilgisini de artırmış durumda.
Madencilerin başlıca talepleri arasında, gerçekleştirilen varlık satış kararının iptal edilmesi ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi yer alıyor. Bu bağlamda hem işçilerin hem de aileleri ile destekçilerinin sürdürdüğü kararlı mücadele, toplumun çeşitli kesimlerinde yankı uyandırmıştır. İşçilerin bu kararlılığı, mücadeleye olan inançlarının ve dayanışmanın bir yansıması olarak öne çıkmaktadır.
Süregelen eylem, sadece bir varlık satışı karşıtı protesto olmanın ötesine geçerek, çalışma hayatındaki adaletsizlikleri ve işçilerin hak mücadelesini gözler önüne seriyor. İşçilerin ve destekçilerinin azmi, kamuoyunun dikkatini çekerken, işçi hakları konusundaki tartışmaları da yeniden gündeme taşımaktadır. Bu durum, sosyal adaletin sağlanması adına atılacak adımların önemini bir kez daha hatırlatmaktadır.