“`html
Cumhuriyet Halk Partisi’nde (CHP) “4 ayrı başın” oluşturduğu 4 başlılık durumu, yani Özgür Özel, Kemal Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş, ilginç gelişmelerle sürekli gündeme gelmeye devam ediyor. Geçtiğimiz hafta, bu mücadelenin bir parçası olarak patlak veren astronomik fiyatlar üzerinden düzenlenen konser tartışmaları, medya tarafından oldukça fazla yer buldu.
Mansur Yavaş’ın “Yörüngesi şaşan ben değilim” ifadesiyle Ekrem İmamoğlu’na, DEM Parti ilişkisi üzerinden bir gönderme yapması, Ebru Gündeş konserinin maliyetinin İmamoğlu’nu destekleyen medya organlarında yer almasıyla yanıt buldu. Bu durum, partideki gerilimleri daha da körükledi.
Özgür Özel ise, muhalefet içindeki konumunu sağlamlaştırmak adına, MİT (Milli İstihbarat Teşkilatı) ile işbirliği yaparak CHP’nin yurt dışındaki üye alımları sırasında FETÖ sızmasına karşı istihbarat desteği talep ettiğini belirtti. Bu durum, parti içinde “fişleme” tartışmalarını alevlendirdi ve aynı zamanda Kılıçdaroğlu dönemine yönelik eleştirileri büyütmeye başladı.
Kılıçdaroğlu’nun geçmişte FETÖ ile olan ilişkileri üzerine oldukça ‘özensiz’ bir tutum sergilediği ve 15 Temmuz öncesinde örgütün sorumluluğunu sorgulayan “Kontrollü Darbe” söylemini kullandığı biliniyor. Özgür Özel’in bu talebi, Kılıçdaroğlu döneminde partinin FETÖ ile olan bağlarını sorgulamak adına yeni bir hamle olarak yorumlanabilir.
Bu durum, parti içi “4 başlılık” analizi yapıldığında sadece içerik değil, bu yeni gelişmelerin yol açtığı gerilim ve hizip alanlarının da dikkate alınması gerektiğini gösteriyor.
Kılıçdaroğlu ile İmamoğlu Arasındaki Anlaşmazlığın Derinleri…
Geçtiğimiz günlerde, CHP’nin 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın şikayeti üzerine açılan hakaret davasının ilk duruşması gerçekleştirildi. Aslında Erdoğan, Kılıçdaroğlu ile olan şikayetlerinden vazgeçti; ancak bu durum, Kılıçdaroğlu tarafından bile parti içindeki mücadelenin bir aracı olarak kullanıldı. Bu süreçte, “Safları sıkılaştırma” çağrısıyla, parti içindeki dayanışmayı test etmeye çalıştı.
Özgür Özel ve Mansur Yavaş, Kılıçdaroğlu’nu desteklemek amacıyla duruşmaya katıldılar, ancak Ekrem İmamoğlu’nun duruşmada yer almaması ve Almanya’dan görüntü vermesi dikkat çekti. Bu durum, Kılıçdaroğlu’nun mahkemeye çıktığı gün İmamoğlu’nun Almanya’da olmasıyla tetiklendi ve pek çokları tarafından politik bir misilleme olarak yorumlandı.
Öte yandan, Eylül kurultayı öncesinde Kılıçdaroğlu, İmamoğlu’nu telefonla arayarak, aralarındaki soğukluğun yok olabileceğine dair sinyaller vermişti. Ancak önceden yapılan görüşmelerde, bir anlaşma olmadığı ve bu yeni gelişmelerin aralarındaki ihtilafın daha da derinleştiğine işaret ettiğine dikkat çekildi.
Tüm bu süreçler ve yaşanan gelişmeler göz önüne alındığında, bu durumların hepsinin üretilmiş gündemler olduğu düşüncesini savunmak zor. CHP’nin içindeki güç mücadeleleri ve siyasi çatışmalar, süregeldikçe daha da karmaşık bir hal alıyor.
Mehmet Acet / Haber7
“`
