Son günlerde Tunceli’de yaşanan olaylar, yerel yönetimin kayyuma devredilmesiyle geniş bir yankı bulmuş durumda. Tunceli Belediyesi Eşbaşkanı Birsen Orhan, kayyum atanmasına tepki göstererek, “Bunlar işgalci! Bunlar Dersim’i nasıl 38’de işgal ettilerse bugün yine belediyemizi işgal ediyorlar” ifadelerini kullanmıştı. Bu açıklamalar, Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma açılmasına yol açtı. Orhan, “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik” ve “Kamu görevlisine hakaret” suçlamalarıyla mahkemeye sevk edilmiş, ancak adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştır.
Birsen Orhan’ın gözaltına alınma girişimi de olayların bir diğer önemli boyutunu oluşturuyor. Tunceli Belediyesi önünde kayyum karşıtı protestolar düzenleyen vatandaşların gösterdiği tepkiler sonrasında, polis daha fazla direnişle karşılaşmamak için gözaltı işlemini gerçekleştirmekten vazgeçmiştir. Ancak bu durum, Birsen Orhan’ın avukatıyla birlikte savcılığa ifade vermesiyle sürecin devam etmesine neden olmuştur. Orhan, protestolar sırasında sarf ettiği sözlerden ötürü yeniden savcılıkta ifade vermiş ve ardından tutuklama talebiyle Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edilmiştir.
GÖZALTINA ALINMAK İSTENMİŞTİ
Birsen Orhan, Tunceli merkezdeki Sanat Sokağı’na doğru yol alırken, polis tarafından durdurulmuş ve ifadesinin alınacağı bilgisi verilmiştir. Durumu fark eden çevredeki yurttaşların polise karşı gösterdiği güçlü tepki neticesinde, gözaltına alınma girişiminden vazgeçilmiştir. Olay, yerel halkın kayyum atamalarına karşı olan direnişinin bir göstergesi olarak değerlendirilmektedir. Yurttaşların Orhan’a yönelik destekleri, yerel direnişin boyutlarını ve toplumsal muhalefetin gücünü göstermektedir.
YURTDIŞI YASAĞI KONULARAK ADLİ KONTROLLE SERBEST BIRAKILDI
Mahkemeye sevk edilen Birsen Orhan, yapılan duruşma sonucunda adli kontrol tedbiri ile serbest bırakıldığı bildirilmiştir. Bu serbest bırakılma koşulunun, ev hapsi ve yurtdışı yasağı içerdiği öğrenilmiştir. Bu durum, Orhan’ın serbest kalmasının kabullenilmediğini ve yerel yönetim üzerindeki baskıları artırma çabası gösterdiğini ortaya koymaktadır. Tunceli’deki siyasi atmosferin gerginliğini koruduğu ve kayyum uygulamalarına karşı olan tepkilerin ne denli yaygın olduğu, Birsen Orhan’ın içerisindeki durumu ile bariz bir şekilde ortadadır.
Özetle, Birsen Orhan’a yönelik süreç, Tunceli’deki siyasi iklimin ne denli çatışmalı olduğunu gösterirken, yerel halkın kayyum uygulamalarına karşı direnme kararlılığını da sergilemektedir. Bu olay, Türkiye’nin pek çok yerinde yaşanan benzer durumların sadece bir yansıması olmakla kalmayıp, aynı zamanda demokrasi ve yerel yönetim konularında ciddi tartışmalara da yol açmaktadır.
