İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş ve Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Aydoğdu hakkında hazırlanan bir iddianame ile dikkatleri üzerine çekti. Bu iddianamede, her iki şüphelinin 24 müştekiye karşı “nitelikli dolandırıcılık” suçunu işlediği iddia ediliyor. İddianamede, Hakan Ateş ve Mehmet Aydoğdu için 72 yıl ile 240 yıl arasında hapis cezası talep ediliyor. Ancak söz konusu iddianame, mahkeme tarafından kabul edilmedi ve savcılığa geri gönderildi.
EKSİKLERE VURGU YAPILDI
Mahkemenin gerekçesinde, iddianamede belirtilen şüphelilerin eylemlerine dair net bilgilere yer verilmediği kaydedildi. Özellikle, adı geçen şüphelilerin hangi müştekiye nasıl bir dolandırıcılık gerçekleştirdiği, yanı sıra hangi hileli davranışlarla menfaat sağladıkları gibi önemli unsurlar iddianamede bulunmadığı ifade edildi. Bu durumun, yargı sürecinin sağlıklı bir biçimde ilerlemesini engellediği vurgulandı.
Buna ek olarak, mahkeme, yargılaması devam eden sanık Seçil Erzan ile Hakan Ateş ve Mehmet Aydoğdu arasında olası bir iştirak durumunun da tespit edilmediğini belirtti. Bu eksikliklerin yanı sıra, müştekilerin maruz kaldıkları zararların tazmini konusunda da açıklama talep edilmesi gerektiği ifadelere eklendi. Müştekilerin zararlarının giderilip giderilmediği hususu da mahkeme tarafından netleştirilmedi ve bu durum iddianamenin eksik olması olarak değerlendirildi.
Sonuç olarak, mahkeme belirtilen nedenlerle iddianameyi kabul etmedi ve savcılığa geri gönderdi. Bu aşamada, savcılığın eksiklikleri gidererek yeni bir iddianame hazırlayabileceği ya da yapılacak kovuşturmanın yer olmadığına dair bir karar verebileceği bilgisi aktarıldı. Yargılama sürecinin devam ediyor olması, adı geçen şüpheliler ve müştekiler açısından önemli bir süreç olmaya devam ediyor.
Bu gelişmeler, Türk hukuk sisteminin işleyişine dair önemli bir örnek teşkil etmekle birlikte, dolandırıcılık suçlarının ciddiyeti ve gerektirdiği titizlik konusunda da bir uyarı niteliğindedir. Dolandırıcılık suçları, sadece bireyler için değil, aynı zamanda toplumsal güven için de büyük tehditler oluşturabilmektedir. Bu bağlamda, adaletin sağlanması ve müştekilerin zararlarının giderilmesi, hukukun üstünlüğü açısından son derece önemlidir.
