Türkiye Anayasa Mahkemesi, 5 siyasi parti hakkında yaptığı mali denetim sonucunda kamuoyuna önemli bir karar duyurdu. Resmi Gazete’de yayımlanan karara göre, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 74’üncü maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen yükümlülüklere uyulmadığı tespit edildi. Bu çerçevede, siyasi partilerin genel başkanları, kapanma kararı verilen birleştirilmiş kesin hesapların ve ilgili illerdeki teşkilatların hesaplarının bir örneğini Haziran ayı sonuna kadar Anayasa Mahkemesi’ne ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na vermekle yükümlüydü.
Yapılan incelemelerde, Sevgi ve Saygı Partisi ile Kuvayi Milliye Partisi’nin 2021 yılına ait kesin hesaplarında ciddi eksiklikler görüldü. Bu iki partinin de, herhangi bir gelir elde etmediği ve gider yapmadığı belirlendi. Anayasa Mahkemesi’nin Raportörü Ömer Dursun’un hazırladığı raporda, her iki partinin genel merkezlerinin, 26 Haziran 2022 tarihine kadar hiçbir mali işlem gerçekleştirmedikleri ortaya kondu. Ayrıca, partilerin faaliyetlerine dair yönetim giderlerinin – örneğin kira, su, elektrik gibi – olmaması gerektiği ifade edildi.
Sonuç olarak, Anayasa Mahkemesi, partilerin hesap verilebilir ve düzenli belgelere sahip olmamalarının, Anayasa ve kanunlar çerçevesinde gereken raporların verilmediği ve hesabın dışında işlem gerçekleştirilmesinin, denetleme sürecini engellemeyi amaçladığına dikkat çekti. Bu sebeple, 2820 sayılı Kanun’un 111’inci maddesine dayanarak, suç duyurusunda bulunulmasına oybirliği ile karar verildi. Bu durum, kamuoyunda, siyasi partilerin mali şeffaflık ve hesap vermeleri ile ilgili tartışmaları yeniden alevlendirdi.
Ayrıca Ülkem Partisi, Türkiye Altın Çağ Partisi ve Yenilik Partisi’nin kesin hesapları da incelendi. Bu partilerin faaliyetlerine dair belgelerin, parti yetkili organları tarafından onaylanmamış olduğu ve Anayasa Mahkemesi tarafından incelenebilecek bir belge niteliği taşımadığı kaydedildi. Söz konusu partilerin de, 2820 sayılı Kanun’un 74’üncü maddesine aykırı davranarak, kesin hesaplarını Anayasa Mahkemesi’ne zamanında vermediklerine dair tespitler yapıldı.
Bu süreçte, Anayasa Mahkemesi, partilerin hesaplarının incelenip birleştirilmediğini, onaylı belgelerin eksik olduğunu tespit etti. Yine, partilerin kayıt ve belge düzeninin oluşturulmaması ve dışında gelir-gider süreçleri gerçekleştirilmesinin, denetim sürecini engelleyici eylemler olarak değerlendirildiği belirtildi. Böylece, bu 5 siyasi parti hakkında da, Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi tarafından suç duyurusunda bulunulmasına karar verildi.
Bu gelişmeler, Türkiye’deki siyasi partilerin mali denetim süreçlerinin ne denli önemli olduğunu ve yasal yükümlülüklere uyulmadığı takdirde nelerin yaşanabileceğini gözler önüne serdi. Anayasa Mahkemesi’nin bu kararları, Türkiye’deki siyasi partilerin mali transparanlıklarını artırma ve hesap verebilirliklerini sağlama konusundaki gerekliliği bir kez daha ortaya koydu.