Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu’nda, Sağlık Bakan Yardımcısı Şuayip Birinci önemli açıklamalarda bulundu. Özellikle e-nabız sistemi üzerinden verilerin çalındığı iddialarına yanıt veren Birinci, bazı kullanıcıların ‘oltalama’ yöntemleriyle şifrelerinin ele geçirildiğini belirtti. Kendisi, bu tür olayların çok az sayıda kişiyi etkilediğini ifade ederek, “85 milyonun verisini alan bin, iki bin dolara mı satmaya kalkar?” şeklinde bir değerlendirmede bulundu. Ayrıca, sağlık verilerinin güvenliği konusunda Türkiye’nin Avrupa’da dördüncü sırada olduğunu vurgulayarak, sistemin güvenli olduğunu savundu.
Toplantıda, muhalefet partileri e-nabız sistemine yönelik siber saldırı ve veri ihlalleri konusunu gündeme getirdi. Bu iddialar, özellikle Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine tartışmalara sebep oldu. Komisyon Başkanı Vedat Bilgin’in, e-nabız’da kişisel verilerin çalınıp çalınmadığına dair sorusu üzerine Şuayip Birinci, sistemin kullanım kurallarını ve kişisel verilerin paylaşımını detaylandırdı. Sağlık Bakanlığı’nın, kullanıcıların yalnızca istedikleri kişilerle verilerini paylaşmalarına izin verdiğini belirtti.
“Böyle bir şey kesinlikle yok. E-nabız’da veri sızıntısı yok,” diyen Birinci, konuşmasında, geçmişte yapılan açıklamalarla, Katar’da iş yapan bir firmanın e-nabız ile doğrudan bir bağlantısının olmadığını da dile getirdi. Türkiye’de geliştirilmiş sistemin, Türk mühendisleri tarafından oluşturulmuş olması ve yabancı lisansların bulunmaması, sağlık verilerinin korunması açısından önem taşıyor. Birinci, Türkiye’nin yazılım güvenliği konusundaki yeteneklerini öne çıkararak, sistemin ne denli sağlam olduğunu savundu.
TBMM’de gerçekleştirilen bu toplantı, sağlık verilerinin güvenliğiyle ilgili endişeleri gündeme getirirken, bakan yardımcısının açıklamaları, bilgi güvenliği konusundaki algıları değiştirmeyi hedefliyor gibi görünmektedir. Ancak, kullanıcıların verilerinin güvenliğinin nasıl sağlandığı konusunda daha fazla şeffaflık talep ediliyor. Özellikle siber saldırıların artış gösterdiği günümüzde, devlet kurumlarının ve özel sektörün bu tür durumlara karşı ne tür önlemler aldıkları merak ediliyor ve tartışılmaya devam edilmektedir.
Sonuç olarak, sağlık verilerinin güvenliği, hem bireylerin mahremiyeti hem de toplumsal güvenlik açısından oldukça kritik bir mesele olmayı sürdürüyor. Bu tür komisyon görüşmeleri, sadece sağlık politikalarının değil, aynı zamanda kullanıcıların veri güvenliğinin de ne denli önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne sermekte. Sağlık Bakan Yardımcısı Şuayip Birinci’nin açıklamaları, Türkiye’nin sağlık sisteminin dijitalleşme sürecindeki güvenlik tedbirleri hakkında kamuoyunu bilgilendirmeyi amaçlıyor.