AYŞEGÜL KAHVECİOĞLU/ANKARA- Tunç, Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) yapılan başvurularla ilgili bazı istatistikleri paylaştı. 2012 yılından bu yana AYM’ye toplamda 641 bin 541 başvuru yapılırken, bu başvurulardan 535 bin 153’ü sonuçlandırılmış. Bu süreçte hak ihlali kararı verilen dosya sayısının ise 76 bin 394 olduğunu dile getiren Tunç, bu kararların sadece 101’inin icra edilemediğini, bunun da bir kısmının teknik nedenlerden kaynaklandığını ifade etti.
Tunç, toplumda cezasızlık algısının önüne geçmek adına bazı kanunlarda tekrar bir değerlendirme yapılması gerektiğine vurgu yaptı. Özellikle cezaların alt sınırına ilişkin bir cezasızlık algısının mevcut olduğunu belirten Tunç, bu durumu düzeltmek için taslak çalışmalarının hazırlandığını söyledi. İki yılın altında kalan suçlar için uygulanan tutuklama yasağına da dikkat çeken Tunç, bu konuda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kriterlerine uygun olan bazı yenilikler getirilebileceğini ifade etti. Bu yeniliklerin, suçun işleniş şekli, kişinin suç işleme eğilimi ve kamu düzenine yönelik bir tehdit oluşturup oluşturmadığı gibi kriterleri içerebileceğini belirtti.
Ayrıca, Tunç, iki yılın altında kalan suçlar için uygulanan denetimli serbestlik süresinin bir yıl olması nedeniyle cezasızlık algısının ortaya çıktığını da belirtti. Bu durumun, suç işleyen kişiler için cezasızlık hissi oluşturduğunu ve bu sebeplerle toplumda sağlıklı bir yargılama sürecinin oluşmadığını ifade etti. Dolayısıyla, önerilen değişikliklerin, sadece yasaların değil aynı zamanda toplumun genel güvenliğinin de artırılmasına yönelik bir adım olacağını vurguladı.
Bu bağlamda, ceza yasalarında yapılacak düzenlemelerin toplumsal algıyı değiştirmede büyük rol oynayacağına dikkat çeken Tunç, cezasızlık algısının kırılması için gerekli olan adımların atılmasının önemine değindi. Politikalardaki bu tür değişimlerin, sadece araçsal bir yaklaşım değil, aynı zamanda toplumsal bir gereklilik olduğunu ifade eden Tunç, toplumun adalet ve güvenlik algısının güçlendirilmesi gerektiğini belirtti.
Sonuç olarak, Tunç, toplumsal düzenin sağlanması ve suçlarla etkin bir mücadele yürütülmesi için yasalarda yapılacak düzenlemelerin önemine işaret ederek, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının icrasının sağlanmasının yanı sıra, cezasızlık hissine neden olan faktörlerin de ortadan kaldırılması gerektiğini savundu. Bu durumun, hem bireylerin hem de toplumun güvenliğini artırmada kritik bir rol oynayacağını ve yasaların etkinliğinin artırılmasına katkıda bulunacağını ifade etti.