Türkiye’de Anayasa Mahkemesi (AYM), bazı siyasi partilerin mali denetimlerine ilişkin önemli kararlar aldı ve bu kararlar, resmi olarak Resmi Gazete’de yayımlandı. Bu doğrultuda, Türkiye Ekonomi ve Kalkınma Partisi (TEKP) ile Adalet Birlik Partisi’nin (ABP), 2020 yılına ait kesin hesap dosyalarında eksiklikler tespit edildi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın belirlediği siyasi parti teşkilat listesinde aktif olarak görülen bazı illere ait kesin hesap cetvellerinin, Yüksek Mahkeme’ye sunulmadığı ortaya çıktı.
Yüksek Mahkeme, bu durumun hesap verilebilirlik açısından son derece önemli olduğunu vurguladı. AYM, taraflardan talep edilen bilgilerin, arzu edilen biçimde sağlanmamasını, hesap verilebilir şekilde bir kayıt ve belge düzeninin oluşturulmamasını ve hesabın dışında gelir ve giderlerin gerçekleştirilmesini, inceleme ve araştırmayı engellemeye yönelik eylemler olarak değerlendirdi. Bu tür uygulamaların, siyasi partilerin şeffaflık ve hesap verme yükümlülüklerini ciddi şekilde ihlal ettiğine dikkat çekti.
Aynı zamanda, Anayasa Mahkemesi, bu iki siyasi partinin sorumluları hakkında, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’na uygun olarak yasal işlem yapılması hususunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulmasına oybirliğiyle karar verdi. Bu karar, Türkiye’deki siyasi partilerin mali denetim süreçlerinin ne denli titizlikle yürütülmesi gerektiğini ortaya koymakta ve siyasi partilere karşı toplumsal beklentileri de yansıtmaktadır.
Böylece, AYM’nin bu kararı, Türkiye’deki siyasi parti mali denetimlerini bir kez daha ön plana çıkararak, siyaset alanında şeffaflığın ve hesap verebilirliğin önemini vurgulamaktadır. Siyasi partilerin, mali raporlamalarını düzgün bir şekilde yapmaları, halkın güvenini kazanmanın yanı sıra, yasal yükümlülüklerini yerine getirmeleri adına da elzemdir. Bu tür denetimler, yalnızca yasaların uygulayıcıları değil, aynı zamanda nüfusun temsilcileri olarak görev ifa eden siyasi partilerin topluma karşı olan sorumluluklarını da pekiştirmektedir.
Özetle, Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı, Türkiye’deki siyasi partilerin mali durumlarının denetlenmesi ve şeffaflığın artırılması yönündeki önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir. Siyasi partiler, muhalefet ve iktidar ayrımına bakılmaksızın, yasal çerçevede hesap verebilirliklerini sağlamak zorundadırlar. Bu durum, Türkiye’nin demokratik yapısının güçlenmesine, siyasi partilerin toplum içindeki saygınlıklarının artmasına ve kamuoyunun siyasi alandaki güveninin pekişmesine zemin hazırlayacaktır.