Olay, 16 Ekim 2023 akşam saatlerinde İstanbul’un Beyoğlu ilçesine bağlı Taksim bölgesinde gerçekleşti. 11 yaşındaki Nesrin Cuma, saat 16.00 civarında Taksim’deki bir Kur’an kursuna gitmek üzere evinden ayrıldı. Ancak Nesrin’in vaktinde eve dönmemesi, ailesinin endişelenmesine yol açtı. Saat 19.00 civarında yakınları, küçük kızı bulmak için arama çalışmalarına başladı. Ancak tüm çabalarına rağmen Nesrin’i bulamadılar. Kızlarının başına bir şey geldiğinden korkan baba Akıl Cuma, saat 22.00 civarında polisle irtibat kurarak durumu bildirdi ve kızı hakkında bilgi almaya çalıştı. Bu esnada polis, baba Cuma’ya kızının bir İETT otobüsünün çarpması sonucu hastanede tedavi altında olduğunu bildirdi.
Nesrin’in Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde olduğunu öğrenen aile, hemen hastaneye gitti. Ancak acı haberi burada aldı; Nesrin hayatını kaybetmişti. Ailenin büyük bir üzüntü ve şok içerisinde kaldığı bu dakikalar, Nesrin’in cenazesinin otopsi işlemleri için Adli Tıp Kurumu Morgu’na gönderilmesiyle devam etti. Olayla ilgili olarak otobüs şoförü Hüseyin S., polis tarafından gözaltına alındı. Aile, hastaneye giden polise şikayette bulunarak, kızı Nesrin’in ölümüne neden olan otobüs şoföründen şikayetçi oldu. Cenaze, Adli Tıp Kurumu’ndan alınarak ailesi tarafından ikindi vakti kılınacak namazdan sonra Arnavutköy’de toprağa verilecekti.
Nesrin Cuma’nın trajik ölümü sonrası baba Akıl Cuma, yaşananları şu şekilde aktardı: “Benim kızım kursa gitti, yarım saat sonra ben de işe gittim. Eve döndüğümde evde yoktu. Kızıma ulaşamadım. Saat 22.00 sıralarında polis beni aradı. Dediler ki ‘Kızın hastanede yatıyor, kaza geçirmiş’. Geri geri gelirken kızıma çarpmış. Ben o adamdan davacıyım. Taksim Meydanı’nda gerçekleşti. Polis şüpheliyi gözaltına almış. Ben geri geri gelerek kızıma çarpan bu kişiden şikayetçiyim” diye ifade etti. Akıl Cuma, olayın gerçekleştiği yerin Taksim Meydanı olması sebebiyle daha fazla dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı.
Bu olay, toplumda büyük bir yankı uyandırırken, küçük yaşta bir çocuğun kaybı aileyi ve çevresini derinden sarstı. Taksim gibi yoğun bir bölgede yaşanan bu tür kazaların önlenmesi için yetkililerin daha fazla tedbir alması gerektiği düşüncesi, birçok kişi tarafından dile getirildi. Üzüntü ve öfke iç içe geçmiş bir şekilde, toplumun vicdanında bir yara açtı.
Nesrin’in hayatını kaybetmesi, sadece ailesi için değil, tüm topluluk için bir kayıp olarak değerlendirildi. Küçük kızın anısının yaşatılması, halk arasında bir dayanışma duygusu oluştururken, ilgili kurumların bu tür olayların tekrar yaşanmaması için yapmaları gerekenleri sorgulamalarına da sebep oldu.