İBB Meclisi’nin Aralık ayı toplantısında, CHP’li Meclis Üyesi Erdinç Aktaş, Gündem dışı söz alarak Esenyurt Belediyesi’ne atanan kayyım yönetimini sert bir dille eleştirdi. Aktaş, kayyım yönetimince Esenyurt Belediyesi’nin mülkiyetinde bulunan arazilerin başka kurumlara devredilmesini ve birçok cami parselinin müftülüğe devredilmesini protesto etti.
Aktaş, Meclis toplantısında yaptığı konuşmada, “Müftülük tarafından bir yazı gönderilmiş. 37 cami yerinin bize bağlanmasını talep ediyorlar. Burada asıl amacınızın cami olmadığını biliyoruz, amaç caminin altındaki işletmelere çökmek” şeklinde ifadelerde bulundu. Bu açıklamalar, konuya dair tartışmaların hararetlenmesine neden oldu ve kayyım yönetiminin uygulamalarına dair geniş bir eleştiri getirilmiş oldu.
1 AY SONRA MÜLKİYET İSTENİLDİ
Ayrıca, Esenyurt Müftülüğü’nden gelen camilere ait mülkiyetlerin devredilmesi talebinin, seçilmiş Belediye Başkanı Ahmet Özer’in görevden alındığı tarihten yalnızca bir ay sonra gerçekleştiği öğrenildi. Bu durumu da dikkat çeken bir nokta olarak ortaya koydu. Esenyurt Müftülüğü, 28 Kasım 2024 tarihinde Esenyurt Belediyesi’ne bir yazı göndererek, 37 caminin mülkiyetinin kendilerine devredilmesini resmi olarak talep etti.
Bu süreçle ilgili olarak, Esenyurt Belediyesi Emlak ve İstimlak Müdürlüğü tarafından Belediye Encümeni’ne iletilen yazıda, mülkiyeti Esenyurt Belediyesi’ne ait olan camilerin ve dini tesis alanı olarak belirlenen taşınmazların 25 yıl süreyle müftülüğe tahsis edilmesi talebi yer aldı. Yazı, Esenyurt Müftüsü Selami Aykul’un imzasıyla hazırlanarak ilgili makamlara gönderildi.
Aktaş’ın bu konudaki eleştirileri, Esenyurt’taki durumun ne denli tartışmalı bir hal aldığını gözler önüne sererken, aynı zamanda Esenyurt Belediyesi’ndeki yönetim tarzını da sorgulayan bir çerçeve sundu. Kayyım yönetiminin uygulamaları, muhalefet partisi tarafından açıkça eleştirilmeye devam ederken, bu durumun seçimler öncesinde yaratabileceği olası siyasi etkiler de merak konusu oldu. Bununla birlikte, Esenyurt’taki bu gelişmeler, yerel yönetim politikaları ile merkezi yönetim arasındaki ilişkiyi de yeniden gündeme getiriyor.
Özetle, Esenyurt Belediyesi’ne kayyım olarak atanan yönetimin uygulamaları, özellikle dini yapılar üzerindeki mülkiyet etkileşimleri açısından dikkat çekici bir konu. Aktaş’ın eleştirileri, yalnızca yerel bir olay olarak kalmayıp, Türkiye genelindeki benzer uygulamaların da bir yansıması olarak değerlendiriliyor. Önümüzdeki süreçte, bu tür tartışmaların daha da derinleşmesi ve kamuoyunun yoğun bir şekilde ilgisini çekmesi bekleniyor.