BELCE ÖRÜ
Asgari Ücret Komisyonu’nun üçüncü toplantısının ardından Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş), basın toplantısı düzenleyerek asgari ücret talebinin 29 bin 583 TL olduğunu açıkladı. Bu rakamın yanı sıra, Türk-İş’in 30 bin TL olarak belirlediği asgari ücret hedefinin de hayal olmadığı ifade ediliyor. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) tarafından ortaya konan ve Sosyal Güvenlik Uzmanı İsmail Sevinç’in hesaplamaları ile desteklenen bu durum, işveren açısından dikkat çekici maliyet unsurlarını gündeme getiriyor. Sevinç’e göre, asgari ücretin 30 bin TL’ye yükselmesi durumunda işverene yansıyacak maliyetin yaklaşık 41 bin TL olması öngörülüyor. Ayrıca, işverene 6 bin TL’lik bir kademeli destek sağlanması halinde 250 bin TL’lik ek bir bütçe gerekeceği tahmin ediliyor. Asgari ücret zammının finansmanının, yıllık prim gelirlerinde oluşan artışla karşılanacağı belirtiliyor.
GEÇİM ÜCRETİ OLDU
Türkiye’de asgari ücretin artık bir geçim ücreti haline geldiğini vurgulayan Sevinç, Türk-İş tarafından açıklanan talebi değerlendirdi. Hükümetin belirlediği yönetmelikte, asgari ücretin ulaşım, gıda, barınma gibi temel harcamaların yanı sıra kültürel harcamaları da karşılamak zorunda olduğu ifade edildi. İşçi kesimi tarafından belirtilen 29 bin 583 TL’lik rakam, mevcut enflasyon oranının yüzde 45 olması ve bu duruma ek olarak bir refah payı dahil edilerek oluşturulmuş. Gerçekleşen enflasyonun üstünde hissedilen bir enflasyon olduğu belirtilirken, bunun telafisi için ek bir yüzde 20’lik zam önerildi. Ayrıca, yıl içerisinde asgari ücretin alım gücünde yaşanan erimelere karşı da bazı önlemlerin alınmasının gerektiği ifade edildi.
Sevinç, aynı zamanda emekli aylıklarıyla ilgili de yorumda bulundu. Yapılması gereken zam oranının muhtemelen yüzde 15-17 civarında olacağını belirtti. Emekli aylıklarının en azından 20 bin TL olması gerektiğini dile getiren Sevinç, geçmişte asgari ücretten yüksek olan emekli aylıklarının şimdi asgari ücretin yarısına denk düştüğünü ifade etti. Bu durumun da emekliler arasında memnuniyetsizliğe neden olduğunu vurguladı.
Sonuç olarak, asgari ücretle ilgili yapılan değerlendirmeler ve talep edilen rakamlar, Türkiye’deki sosyal ve ekonomik dinamiklerin bir yansıması olarak görülüyor. Çalışanların alım gücündeki düşüş, emekli maaşlarının yetersizliği ve enflasyonun etkisi, bu konuda yapılacak düzenlemelerin ne denli önemli olduğunu ortaya koyuyor. Zamanla değişen yaşam standartları ve artan yaşam maliyetleri göz önünde bulundurulduğunda, asgari ücretin belirlenmesi süreci daha da kritik hale gelmiş durumda.
