Gazeteci Fatih Altaylı, Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan‘ın Fransız basınına yaptığı açıklamaları değerlendirdi. Fidan, “HTŞ (Heyet Tahrir Şam) ile aramızda özellikle DAEŞ’e (IŞİD) karşı mücadele ederken istihbarat paylaşımı konusunda geniş çaplı bir işbirliği oldu. Ancak hassasiyetler nedeniyle bunu o zamanlar duyurmadık. DAEŞ ve El Kaide ile bağlantılı örgütlerle ilgili istihbarat sağlama konusunda yıllarca işbirliği yaptılar.” şeklinde bir ifade kullandı. Altaylı, bu açıklamaları duyduğunda büyük bir şaşkınlık yaşadığını belirtti.
Altaylı, “Zannederim bu sözleri söylerken Fidan’ın amacı Colani ya da Eş Şera’yı Batı’ya sempatik göstermek ve ‘Siz onu terörist zannederken bile o, sizin düşmanınız IŞİD’e karşı size destek oluyordu’ demekti.” dedi. Ancak, bu açıklamaların hem HTŞ’nin Suriye’deki yeni liderine Batı nezdinde bir temizlik yaparken, hem de o lideri adeta “muhbir vatandaş” olarak hedef haline getirdiğini ifade etti. Altaylı, Fidan’ın uzun yıllar istihbarat birimlerinde görev yaptığını belirterek, bu ifadenin bir hata mı yoksa kasti bir durum mu olduğunu sorguladı.
Fidan, HTŞ’nin son 10 yıl içerisinde hiçbir terör faaliyeti içinde bulunmadığını belirtti ve şunları ekledi: “Dışişleri Bakanı olmadan önce istihbarat şefiydiniz. Ahmed eş Şara olarak bilinen HTŞ lideriyle temasınız olduğunu varsayıyorum. DEAŞ ya da El Kaide gibi terörist gruplarla mücadelede faydalı oldular mı? Artık terörist olmadıklarını ve terörist gruplara karşı işbirliği yaptıklarını göstermek için mi sizinle ve Batılı yetkililerle işbirliği yaptılar?” sorularına yanıt verdi. Fidan, HTŞ’nin özellikle IŞİD ile mücadelede iyi bir işbirliği sağladığını ve kendilerine çok yardımcı olduklarını vurguladı. Ayrıca, bu konunun hassasiyeti nedeniyle o dönemde bu bilgilerin kamuoyuna açıklanmadığını ifade etti.
Fidan’ın açıklamaları, Suriye’nin önemli milis gücü olan HTŞ’nin Batı karşısındaki imajını sarsmayı hedeflediği izlenimini uyandırıyor. Altaylı, HTŞ’nin Batı’dan daha olumlu bir algı yaratması amacıyla bu açıklamaların yapıldığını ve bunun daha sonra tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini savunuyor. Terörle mücadelede işbirliği, iki tarafın da çıkarlarını düşündüğü ve mevcut durumları değerlendirdiği bir süreçte yaşanmakta. HTŞ’nin DAEŞ ile mücadelesindeki rolünün büyüklüğü, onun uluslararası ilişkilerdeki citadına önemli bir katkıda bulunduğu düşünülüyor.
Sonuç olarak, Fatih Altaylı’nın değerlendirilmeleri, Fidan’ın açıklamaları üzerinde dikkat çekici bir etki yarattı. Fidan’ın ifadeleri, sadece uluslararası dengeler açısından değil, Türkiye’nin Suriye politikası ve terörle mücadele yaklaşımı açısından da dikkat çekici noktalara işaret ediyor. Şu anki uluslararası ortamda, terör örgütleriyle mücadelede yapılan işbirlikleri hala oldukça tartışmalı bir konu.