Belçika’daki işçi sendikalarının öncülüğünde, Audi Brüksel fabrikasında çalışan yüzlerce kişi tesis önünde bir araya geldi. Bu gösteride işçiler, yakın bir gelecekte, özellikle şubat ayının sonunda kapanması beklenen fabrikanın yönetiminin kendilerine daha fazla güvence sunmasını talep etti. İşçilerin bu eylemi, yalnızca kendi istihdam hakları için değil, aynı zamanda üretim süreçlerinin geleceğiyle ilgili kaygılarından kaynaklanıyordu.
Protestolar esnasında, işçiler, Audi yönetiminin sendika temsilcileriyle değil, doğrudan çalışanlara teklif sunma kararını eleştirdi. Bu durum, işçilerin temsilcileri aracılığıyla müzakereler yürütmeleri gerektiği görüşünü savunan sendikalar tarafından büyük bir endişe ve tepkiyle karşılandı. Zira, direkt işçilere sunulan teklifler, sendikaların güçsüzleşmesine ve işçi haklarının ihlaline yol açabilir.
Audi Brüksel fabrikası, temmuz ayında büyük bir değişiklik yaparak lüks segment elektrikli otomobil modeli Q8’in üretimini Meksika’da sürdürmeye karar vermişti. Bu karar, fabrikanın yaklaşık 3 bin kişilik istihdamını doğrudan etkiledi. İşletme, talep düşüklüğü nedeniyle yeniden yapılanma sürecine girmeye karar verdi ve bu kapsamda birçok işçinin geleceği belirsizleşti. Üretim için belirli bir model tahsis edilmemesi, eylülden itibaren Volkswagen Grubu tarafından Audi’nin Brüksel fabrikasına bildirildi ve bu durumla birlikte fabrika çalışanları ve sendikalar arasında derin bir kaygı oluştu.
Çalışanlar, fabrika önünde işbaşı yapmadı ve üretimi tamamlanmış otomobillerin anahtarlarını teslim almak amacıyla eyleme geçtiler. Bu durum, hem işçi moralini olumsuz etkiledi hem de şirketin üretim sürecini sekteye uğrattı. Audi’nin Brüksel fabrikası için yeni yatırımcı arayışına girmesi ise işlerin daha da karmaşık hale gelmesine neden oldu. Şirket, süreçte 20’den fazla potansiyel yatırımcıyla görüşmesine rağmen uygun bir alıcı bulamamıştı.
Firmaya ait olan kapanması beklenen fabrikanın yönetimi ile işçi sendikaları arasında sosyal plan müzakereleri yapılamadı. Bu durum, Audi yönetimini mevcut sendika temsilcileri yerine doğrudan işçilere teklif sunma kararı almaya yönlendirdi. Bu kapsamda, yasal kıdem tazminatının yanı sıra, hizmet sürelerine bağlı olarak çalışanlara ek bir ikramiye verilmesi planlanmaktadır.
Buna rağmen, sendikalar, Audi yönetiminin işçilere doğrudan teklif sunmasını şiddetle reddediyor. Görüşmelere katılmadıkları takdirde işçilerin haklarının yeterince savunulamayacağını ve olası hak kayıplarının yaşanabileceğini savunuyorlar. Bu durum, işçi ve yönetim arasındaki ilişkilerin nasıl şekilleneceği konusunda belirsizlik yaratmayı sürdürüyor. Belçika’daki işçi hareketi, bu tür eylemlerle, kendi haklarını koruma ve daha iyi çalışma koşulları oluşturma çabalarını sürdürmeye kararlı görünüyor.
