Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, bugün yaptığı açıklamada, halihazırda 17 bin 2 lira olan asgari ücretin Ocak ayı itibarıyla 22 bin 104 TL’ye yükseleceğini belirtti. Bu, asgari ücretliler için önemli bir artış olmasına karşın, beklenen enflasyon oranlarına göre oldukça düşük kalması sebebiyle tartışmaları da beraberinde getirdi. Yüzde 30’luk zam oranı, sadece asgari ücretlilerin değil, tüm özel sektör çalışanlarının maaş artışları için bir referans noktası olarak değerlendirilecek.
3 Ocak’ta açıklanacak olan yıllık enflasyonun yüzde 45 seviyelerinde kesinleşmesi beklenirken, bu durum asgari ücret artışının altında ezilen milyonlarca çalışanın tepkisini çekti. Çalışanlar, geçim koşullarının giderek zorlaştığına dikkat çekerek, belirlenen yeni asgari ücretin yetersiz olduğunu ifade ettiler. Enflasyon oranlarına bağlı olarak yaşam standardı önemli ölçüde düşen birçok kişi, bu zam oranının yeterli olmadığını belirtiyor.
Asgari ücrette yapılan bu artış, sadece işçilerin maaşını değil, aynı zamanda kıdem tazminatı hesaplamalarını da etkileyecek. 2025 yılı itibarıyla geçerli olacak kıdem tazminatı taban tutarı, yapılan asgari ücret artışıyla birlikte 26 bin 5 TL’ye yükselmiş oldu. Böylece işverenler için brüt maliyet 30 bin 555 TL olarak belirlenmiş durumda.
Kıdem tazminatı, bir çalışanın aynı işyerinde bir yılı aşkın süre çalışmasının ardından işine son verilmesi, emekli olması ya da geçerli bir şekilde işten ayrılması durumunda kendisine ödenecek bir tür tazminattır. Kıdem tazminatının hesaplanması, çalışanın aldığı brüt ücret üzerinden yapılır. 2025 yılı itibarıyla bir asgari ücretli, çalıştığı kurumda bir yılı doldurduktan sonra 20 bin 6 TL’lik kıdem tazminatı almaya hak kazanacak.
Sonuç olarak, asgari ücretin belirlenmesi yalnızca işçilerin maaşları üzerinde bir etki yaratmakla kalmayacak, aynı zamanda kıdem tazminatı gibi iş hukukunun diğer alanlarını da etkileyerek geniş bir kitleyi ilgilendirecek. Hükümetin bu yeni düzenlemeleri, ekonomik koşullara ve işçi haklarına olan duyarlılığın bir göstergesi olarak değerlendirilmekte. Ancak, maaşlar üzerindeki bu artışa rağmen, enflasyon ve yaşam standartları arasındaki dengesizlikler devam etmekte, bu da işçi kesiminde memnuniyetsizlik yaratmaktadır. Çalışanların hayat standartlarını korumak ve geliştirmek için daha kapsamlı ve yeterli ekonomik reformlara ihtiyaç olduğu aşikar. Hal böyleyken, iş dünyası ve sendikalar, bu konular üzerinde daha geniş kapsamlı tartışmalar başlatmaya hazırlanıyor.