Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), 2025 yılı için belirlenen yeni asgari ücret olan 22 bin 104 TL’ye sert bir tepki gösterdi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan tarafından açıklanan bu asgari ücret, DİSK tarafından işçilerin yaşam standartlarını iyileştirmekten uzak olduğu ve aksine onları daha fazla yoksullaştırdığı şeklinde değerlendirildi. DİSK, işçilerin yaşam koşullarının giderek kötüleştiğini belirterek, bu durumu kamuoyuna duyurdu.
DİSK’in sosyal medya hesaplarından yapılan açıklama, asgari ücretin belirleniş biçimine ilişkin ciddi eleştiriler içeriyordu. “İktidar ve sermaye bir kez daha tek taraflı olarak asgari ücreti belirledi” ifadelerine yer veren açıklamada, belirlenen asgari ücretin bile resmi enflasyonun altında kaldığına dikkat çekildi. Bu durum, milyonlarca işçi ve ailelerinin daha da yoksullaşmasına neden olduğu vurgulandı. DİSK, bu gelişmelerin altında yatan sosyal adaletsizliği ve ekonomik eşitsizliği sorguladı.
DİSK’in yaptığı açıklamada, asgari ücretin yetersiz olduğu belirtilirken, işçilerin hayat pahalılığı karşısında daha fazla zorlandığı ifade edildi. DİSK, bu durumu ‘sefalete’ maruz kalmak olarak tanımladı ve işçilerin haklarını savunmak için daha fazla örgütlenmeleri gerektiğini vurguladı. Açıklamada “İşçilerin temsili olarak dahi yer almadığı apar topar bir toplantı ile tebliğ edilen bu asgari ücret hükümsüzdür” denildi. Böylece, belirlenen asgari ücretin, işçilerin ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olduğu ifade edilmiş oldu.
DİSK, işçi sınıfının bir araya gelerek, sendikalaşarak ve dayanışma içinde hareket ederek bu sefalet dayatmasını geri püskürtmek zorunda olduğunu belirtti. Sendika, işçilerin yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda sosyal haklarını savunmak adına da güçlü bir duruş sergilemeleri gerektiğinin altını çizdi. Bu durum, Türkiye genelinde işçi eylemleri ve taleplerinin artabileceği anlamına geliyor. İşçi hareketlerinin, DİSK’in açıklamasından yola çıkarak daha da güçlenmesi ve seslerini duyurması bekleniyor.
Sonuç olarak, DİSK tarafından yapılan bu açıklama, Türkiye’deki işçi kesimi arasında derin bir tartışma başlatabilir. Belirlenen asgari ücretin yetersizliği ile ilgili kaygılar, toplumun geniş bir kesimi tarafından paylaşılıyor. İşçi sendikalarının bu tür tepkileri, özellikle toplumda adalet arayışını ve ekonomik eşitliğin sağlanması yönündeki mücadeleleri de destekleyebilir. Ülkenin geleceği açısından kritik bir öneme sahip olan bu süreçte, sendikaların ve işçi örgütlerinin rolü daha da belirginleşecektir.