Kırmızı ette üreticinin kiloda 100 liradan fazla zarar ettiğini vurgulayan Ayhan Barut, besicilerin hem et hem de süt sektöründe zor zamanlar geçirdiğine dikkat çekti. Barut, “Besicilerimiz ne etinden ne sütünden kazanamayıp zarar ederken, ekonomik krizin vurduğu halkımız ise pahalılıktan tüketemez hale geliyor. Bu krizin çözümü için üretim odaklı sürdürülebilir eylem planı uygulanması ve destek verilmesi şart” diye konuştu.
“KRİZ BÜYÜYOR”
Yüksek enflasyon, artan yoksulluk ve zamların durmak bilmediği bir ortamda, yurttaşların et tüketemez hâle geldiğini belirten Barut, ekonomiyi düzeltmesi gereken AKP hükümetinin sorunu sadece ‘ithalat’ yoluyla çözmeye çalıştığını ifade etti. Türkiye’nin hayvancılık ve kırmızı et sektöründe 10 milyar doları aşkın ithalat yaptığını belirten Barut, “Ancak bu ithalatın sorunu çözmediğini görüyoruz. Ülkemizde hayvan varlığı azalıyor ve yurttaşlarımız et ve süt tüketemiyor. Çünkü üreticiler maddi kayıplar yaşarken, maliyetler sürekli artıyor ve borçlar büyüyor. Bu durum, ahır ve ağıldaki dişi hayvanların kesime gitmesine yol açıyor. Böyle bir ortamda kriz nasıl çözülecek?” diye sordu.
“KİLODA ZARAR 100 LİRAYI AŞTI”
Barut, AKP hükümetinin üretici ve tüketiciyi göz ardı ederek Et ve Süt Kurumu üzerinden ithalat yaptığını ve bu durumun belirli kesimleri zenginleştirdiğini aktardı. Türkiye’de bir yıl içinde kesim fiyatlarının yüzde 49 oranında arttığını belirten Barut, üretim maliyetlerindeki artışın ise yüzde 65’i aştığını kaydetti. Ortalama kesim fiyatlarının 300-320 lira arasında olduğunu belirten Barut, bu maliyetlerin kiloda 430 lirayı aştığını anlattı. “Hep zararına üreten bir kişi nasıl üretime devam edebilir ki? Bu koşullar sürdürülemez hale geldiği için kırmızı et ve hayvancılık sektöründe iki katına çıkan bir kriz var” şeklinde konuştu.
Barut, “İğneden ipliğe her şeyde fahiş fiyat artışları yaşanırken çiftçinin eti ve sütü neden para etmiyor? Çiftçiler bu durumdayken halkımız neden pahalılıktan etkilenemiyor?” şeklinde sordu. Amaçlarının üreticilerin yardımını sağlamak olduğunun altını çizen Barut, “Besicilerimizin zor durumda kaldığı bu şartlarda 1 litre sütle 1.5 kilogram yem alınabilmeli. Yem ve süt paritesine uyulmalı. Gelir kaybı yaşayan, alım gücü yok edilen halkımıza acil olarak bir derman sağlanmalı. Üretim ve üretici odaklı, tüketicileri gözeten sürdürülebilir bir destekleme sağlanmalı ve acil bir eylem planı derhal uygulanmalıdır” ifadelerini kullandı.
Sonuç olarak, Ayhan Barut’un vurguladığı bu noktalar, Türkiye’nin kırmızı et ve hayvancılık sektöründeki mevcut sorunların daha fazla derinleşmeden ele alınması gerektiğini açıkça ortaya koyuyor. Türkiye’deki ekonomik şartların ve gıda fiyatlarının yükselişinin ardında yatan nedenler, çiftçilerin ve besicilerin karşılaştığı zorluklar ve üretim maliyetlerinin artması gibi unsurlar, çözüm bekleyen bir durum olarak karşımıza çıkıyor. Ancak, bu durumun sadece ithalat yoluyla çözülmeye çalışılması halkın pahalılıkla başa çıkmasını zorlaştırmakta ve yerli üreticilerin de ekonomik olarak zorlanmasına yol açmakta. Destekleyici bir eylem planı olmaksızın, durumun daha da kötüleşeceği öngörülüyor.