İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan son açıklamalar, Aziz İhsan Aktaş isimli şahsın liderliğini yaptığı iddia edilen bir suç örgütüne dair önemli bilgileri gün yüzüne çıkarmıştır. Bu suç örgütünün, belediye başkanları ve bu belediyelerin üst düzey yöneticilerine rüşvet vererek çeşitli ihaleleri kendi lehlerine organize ettiği iddia edilmektedir.
Yetkililer, örgütün ihalelerin kendi firmalarına verilmesini sağlamak için sistematik bir şekilde hareket ettiğini tespit etmiş ve bu minvalde bir soruşturma başlatmıştır. Yaklaşık 3 aylık bir süre zarfında, şüphelilerin faaliyetleri yoğun bir şekilde izlenmiştir.
Açıklamada yer alan bilgilere göre, Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat ve özellikle Beşiktaş Belediyesi Beltaş İşletmecilik Sanayi ve Ticaret AŞ Başkanı ile birlikte toplam 10 kişi hakkında “suç örgütüne üye olma”, “ihaleye fesat karıştırma” ve “haksız mal edinme” suçlarından gözaltı kararı alınmıştır. Bu durum, suç örgütünün geniş bir alana yayılmış olduğunun ve çeşitli kamu görevlileri ile bağlantılarının bulunduğunun bir yansımasıdır.
Bunların yanı sıra, “silahlı terör örgütüne üye olma” suçundan tutuklanmış ve görevinden uzaklaştırılmış Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in de aralarında bulunduğu 12 belediye görevlisi hakkında da “ihaleye fesat karıştırma”, “rüşvet alma” ve 3628 sayılı Mal Bildirimde Bulunulması ve “haksız mal edinme” suçlamalarıyla gözaltı kararı çıkartılmıştır.
Açıklamalarda, yapılan görüşmeler sonucunda tespit edilen bazı hususlara da dikkat çekilmiştir. Dinlenen tanıklar ve toplanan deliller ışığında, Esenyurt Belediyesi’nin soruşturma kapsamındaki ihalelerin hazırlık aşamalarında, yüklenici firmanın çalışanı olduğu değerlendirilen bir şahsın ihale yetkilileriyle belediye binasında gizli görüşmeler yaptığı tespit edilmiştir. Bu görüşmelerin ihale koşullarını etkilemek suretiyle gizli belgelerin sızdırılması ve ihale sonuçlarını belirleyecek şekilde fesat içerikli eylemlerin gerçekleştirilmesi amacıyla yapıldığı belirtilmiştir.
Bu süreçte Aziz İhsan Aktaş ve örgütü bünyesinde yer alan toplam 24 şüpheli hakkında da “suç örgütü kurma ve yönetme”, “suç örgütüne üye olma”, “rüşvet verme”, “ihaleye fesat karıştırmak”, “edimin ifasına fesat karıştırmak”, “vergi usul kanununa muhalefet” ve “mal varlığı değerlerini aklamak” gibi ciddi suçlamalarla gözaltı kararı verilmiştir. Bu durum, İstanbul’daki kamu kurumlarını etkileyen yolsuzluk olaylarının boyutunu gözler önüne sermektedir.
Sonuç olarak, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan bu soruşturma süreci, toplam 47 kişi hakkında eş zamanlı yakalama ve gözaltı kararı verilmesiyle geniş bir kapsamda sürdürülmektedir. Koordineli bir şekilde yürütülen bu operasyon, suç örgütlerinin varlığına karşı yürütülen mücadelede önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir.
Merkez medya etiketleriyle sıradan vatandaşın dikkatine sunulan bu olay, sadece yerel halkı değil, tüm İstanbul genelinde kamuoyunu derinden etkilemiştir. Özellikle belediye başkanları ve üst düzey yöneticilerin birbirleriyle olan bağlantıları ve suçlamalar etik açıdan ciddi tartışmalara yol açtı. Türkiye’nin pek çok yerinde kavgalara, çekişmelere ve adli süreçlere neden olacak bu çarpıcı durum, ülkede yolsuzlukla mücadele konusundaki hassasiyetin bir kez daha gözler önüne serdi.
Bu çalışmalar, sadece suçluların cezalandırılmasıyla kalmayıp, aynı zamanda kamudaki şeffaflığın, hesap verebilirliğin artırılması adına önemli bir fırsat sunmaktadır. Medyanın bu konudaki etkin rolü ise kamuoyunu bilgilendirme ve kamu kurumlarına olan güvenin yeniden tesis edilmesi açısından kritik bir öneme sahiptir