Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 1399 sayfalık kapsamlı bir iddianame, Türkiye’de sağlık sistemini hedef alan bir suç örgütünün faaliyetlerini ortaya koymaktadır. Bu iddianamede, sanık doktor Fırat Sarı’nın suç örgütünün lideri olduğu, doktor İlker Gönen ve 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir’in ise örgütün sevk ve idaresini sağladığı belirtilmektedir. Örgütün yapısı ve işleyişi konusunda oldukça çarpıcı detaylar sunulmaktadır.
İddianamede, suç örgütünün temel amacının yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin işletmelerini devralarak, 112 Acil Çağrı Sistemi’nin işleyişini manipüle etmek olduğu vurgulanmaktadır. Örgüt, devraldıkları ünitelerin doluluğunu sağlamak amacıyla hastaların sağlık durumlarıyla oynamakta ve bu durumdan maddi kazanç elde etmeye çalışmaktadırlar. Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan (SGK) üst sınırda ödemeler alınabilmesi için, sanıklar hasta bebeklerin durumlarını olduğundan daha ağır göstererek, gereğinden fazla süre hastanede kalmalarını sağlamaktadırlar.
İddianamede yer alan bilgilere göre, sanıkların hedefi, göründüğü gibi hasta bebeklerin sağlıklarını iyileştirmek olmaktan ziyade, maddi kazancı en üst düzeye çıkarmaktır. Bu durum, bebek hastaları uygun sağlık hizmeti alabilecekleri hastanelere sevk etmeleri gerektiği halde, onları kendi çıkarları için seçtikleri, örgüt tarafından karlı görülen hastanelere yönlendirmeleriyle daha da belirginleşmektedir. Böylece, tedavi sürecinde elde edilen kârın büyük bir kısmı, sağlık çalışanı olan suç örgütü üyeleri arasında paylaşıldığı ifade edilmektedir.
Suç örgütünün işleyiş biçimi ve hedefleri, sağlık sektöründeki istismarları açıkça gözler önüne sermektedir. Bebeklerin sağlık durumlarının kötüleşmesine neden olan bu tür eylemler, aynı zamanda ailelerin maddi olarak sömürülmesine de yol açmaktadır. Ailelerden alınan fazla paralar ve SGK’den alınan yüksek ücretler, bu yapının sadece maddi bir kazanım amacı taşıdığını ortaya koymaktadır. Bu türden uygulamalar, sağlık hizmetlerinin sunumundaki etik değerleri zedelemekle kalmayıp, hasta güvenliğini de tehlikeye atmaktadır.
Örgütün faaliyetleri sadece bireysel sağlık sorunları değil, ülke genelinde sağlık sistemine olan güveni de zedelemektedir. Sağlık hizmetlerinin ticarileşmesi, hasta bakımını ve tedavisini sekteye uğratmakta, insan hayatını olumsuz şekilde etkilemektedir. İddianamede belirtilen bu çarpık yapı, toplumda tepkilere yol açmakta ve sağlık sektörü üzerindeki denetim ihtiyacını bir kez daha gözler önüne sermektedir.
Özetle, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, 1399 sayfalık iddianame ile ortaya konan suç örgütünün faaliyetleri, Türkiye’nin sağlık sistemine önemli zararlar veren bir çeteyi teşkil etmektedir. Sanık doktor Fırat Sarı’nın liderliğindeki bu yapılanma, hastaların sağlık durumları üzerinden ciddi bir sömürü ve madde odaklı kazanç amacı gütmekte, suç işlemiş ve hala da işlemeye devam etmektedir. Bu olay, ülkemizde sağlık alanındaki kötü niyetli uygulamaların ve çıkar ilişkilerinin boyutlarını gözler önüne sermekte, daha fazla denetim ve reform ihtiyacını acil bir şekilde göz önüne koymaktadır.