Diyarbakır’da önemli bir yargılama süreci yaşanıyor. Yüksel Güran’ın avukatı Yılmaz Demiroğlu, Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunduğu dilekçe ile müvekkilinin tahliyesini talep etti. Bu dilekçenin, yargılamanın devam edeceği Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesi için başvuruldu. Avukat Demiroğlu, müvekkilinin tahliyesi için gerekli gerekçeleri de sunarak, hukuki süreçte haklı bir savunma yapma niyetinde olduğunu belirtti.
Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi, avukat Demiroğlu’nun yaptığı itirazı dikkatlice değerlendirdi. Mahkeme heyeti, bu dilekçeyi oy birliğiyle Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderme kararı aldı. Bu durum, davanın seyrini değiştirebilecek bir gelişme olarak ön plana çıkıyor ve ilgili mahkeme, müvekkil hakkında yapılacak yeni değerlendirmelerle yakından ilgilenecek.
Bunun yanı sıra, aynı mahkemede Narin Güran’ın öldürülmesine yönelik görülen davada da farklı bir hukuki süreç yürütülüyor. Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi, daha önce tutuklu sanık Nevzat Bahtiyar’ın tutukluluğuna itiraz eden avukatları Adnan Ataş ve Ali Eryılmaz’ın dilekçelerini de dikkate aldı. Söz konusu dilekçenin, ilgili müvekkilinin tutukluluk halinin sıklıkla gözden geçirilmesi gerekliliğini ortaya koyduğu düşünülüyor. Bu dilekçenin de yetkili olan Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdiği belirtiliyor.
Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği karar, toplumda çok yankı uyandırdı. 28 Aralık 2024 tarihinde gerçekleşen karar duruşmasında, sanık anne Yüksel Güran, ağabey Enes Güran ve amca Salim Güran’a, “iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet cezası verildi. Bu cezanın verilmesi, cinayet suçunun önemi ve ciddiyeti açısından önemli bir mesaj taşıyor. Ayrıca, Nevzat Bahtiyar’sa “suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme” suçundan 4 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırıldı.
Bu kararlara karşı tepkiler, toplumun farklı kesimlerinden geldi. Bazı gruplar, verilen cezaların yetersiz olduğunu savunurken, bazılarıysa adalete olan güvenin biraz daha pekiştiğini düşünüyor. Mahkeme, cinayet ve ona iştirak etme suçları konusunda toplumda bir örnek teşkil edecek şekilde hareket etmeye çalıştı. Alınan kararlar, kurban yakınlarının da beklentilerini ve kamuoyunun taleplerini yansıtır niteliğe sahip.
Yargı süreci, ülkemizde oldukça tartışmalı bir konu olmayı sürdürüyor. Bu davada, özellikle aile içindeki suçların cezasız kalmaması için yargı organlarının daha etkin çalışması gerektiğine dönük yaygın bir inanç var. Kadına ve çocuğa yönelik suçların artması, toplumda büyük bir infiale yol açmakta ve buna karşı yapılan hukuki müdahale süreçleri de büyük önem taşımaktadır. Diyarbakır’da yaşanan bu olay, yalnızca yerel değil, ülkede geniş bir yankı uyandıracak nitelikte. İLGİLİ MAHKEMELERİN YARGI SÜREÇLERİ, YENİ GELİŞMELERLE DEVAM EDECEK.
Bu davanın sonuçlanmasıyla birlikte, adalet sisteminin nasıl işlediği ve özellikle benzer suçların tekrar yaşanmaması için atılan adımlar kamuoyunun gündeminde uzun bir süre yer alacak gibi görünüyor. Toplumsal bellek açısından bu tür davalar oldukça kritik bir noktayı teşkil ederken, işlenen suçların ciddiyeti ve yargı süreçlerinin etkinliği üzerinde tartışmalar sürecektir. Bu bağlamda, avukat Demiroğlu’nun