Türkiye’de, engelli bireylerin yaşam standartlarını yükseltmek için sağlanan ÖTV muafiyeti ile araç alma hakkı, son günlerde iktidarın çıkardığı yeni düzenlemelerle kısıtlanma tehlikesi altına girmiştir. Engelli bireyler, geçmişte kazanılmış hakları kapsamında belirli şartlar altında Özel Tüketim Vergisi’nden (ÖTV) muaf araç alabilme imkânına sahipti. Ancak mevcut iktidarın getirdiği yeni düzenlemeler, bu bireylerin haklarını ciddi anlamda tehdit eden bir hal almış durumda.
Engellilerin araç alma hakkını kısıtlayan bu yeni düzenlemeler, sadece mevcut hakları değil, aynı zamanda Anayasa’ya da aykırı bir şekilde yürürlüğe girmiştir. Bu noktada, Anayasa’nın tanıdığı hakların ihlal edilmesi, toplumun birçok kesiminde büyük bir rahatsızlık yaratmıştır. Engelliler için belirlenmiş olan hakların, bir tebliğle ortadan kaldırılması, demokratik ilkelerle bağdaşmayan bir durum olarak değerlendirilmektedir.
Engelli vatandaşların araç sahibi olmaları amacıyla sunulan ÖTV muafiyetinin anlamı, onların günlük yaşamlarını kolaylaştırmak ve toplumsal hayata etkin bir şekilde katılımlarını sağlamaktır. Ancak iktidarın son dönemlerdeki uygulamaları, bu bireylerin hayatlarını pek çok açıdan zorlaştırmaktadır. ÖTV muafiyeti ile araç satın almak, birçok engelli birey için ulaşımda yaşanan zorlukların üstesinden gelmenin yanı sıra, bağımsız yaşamlarını sürdürebilmeleri açısından da son derece önemlidir.
Yapılan düzenlemeler, sadece engelli bireylerin haklarını değil, aynı zamanda onların ailelerini ve toplumdaki geniş kesimleri de etkilemektedir. Araç sahibi olamayan engelli bireylerin, toplumsal hayattan dışlanma riski, her geçen gün artmaktadır. Araç edinme imkânlarının kısıtlanması, engelli bireylerin bağımsızlıklarını elde etme çabalarını sekteye uğratmakta ve sosyal izolasyonlarını derinleştirmektedir.
Son dönemdeki tebliğ ile, engelli vatandaşların araç almaları için gereken koşullarda birçok değişiklik yapılmış, bu sayede hak sahiplerinin sayısının azaltılması hedeflenmiştir. Bu tür uygulamalar, engelli hakları için verilen mücadeleyi daha da zorlaştırmakta ve bireylerin hayata tutunma isteklerini sekteye uğratmaktadır. Toplumda engelli bireyler için ayrılmış hakların bu denli kolayca elinden alınabilmesi, demokratik bir yapı için son derece kaygı vericidir.
Ayrıca, bu durumun yarattığı tepkiler, yalnızca engelli bireyler ve aileleriyle sınırlı kalmamaktadır. Çeşitli sivil toplum kuruluşları, insan hakları dernekleri ve toplumun duyarlı kesimleri, geliştirilen bu politikalara karşı seslerini yükseltmekte ve hak ihlallerine karşı duruş sergilemektedir. Çeşitli eylem ve etkinliklerle, engelli bireylerin haklarının savunulması amaçlanmakta ve bu bağlamda kamuoyunun bilgilendirilmesi hedeflenmektedir.
Engelli bireylerin hakları konusunda atılan adımlar, toplumun genel seviyesini de etkilemektedir. Engelli bireylerin hayatlarını kolaylaştıran ve sosyal hayata katılımlarını artıran politikalar, daha kapsayıcı bir toplum için elzemdir. Ancak mevcut iktidarın sergilediği uygulamalar, bu kapsayıcılığın önüne geçmekte ve ayrımcılığın önünü açmaktadır. Engellilerin hakları, sosyal adalet ve eşitlik ilkeleri gereği, korunması ve geliştirilmesi gereken unsurlar arasında yer almaktadır.
Geleceğe dair umutların yeşermesi, engelli bireylerin haklarının ulusal politika yapım süreçlerine entegre edilmesiyle mümkün olacaktır. Bu noktada, devletin engelli bireyler için daha duyarlı politikalar benimsemesi, toplumun tüm kesimlerinin eşit haklara sahip olmasını sağlayan bir anlay