Karakoçan Mal Müdürü Mesut Yücel, kamuoyunda “3010 dönüm davası” olarak bilinen ve oldukça kapsamlı bir tartışma konusu haline gelen davanın detaylarını paylaştı. Bu dava, toplamda 500 parselden oluşan bir alanı kapsamakta ve ilçe merkezinin büyük bir kısmını etkilemektedir. Yücel, bu araziler üzerinde yaklaşık 3 bin konut, kamu binaları, yollar ve halka açık alanların yer aldığını belirtti.
Yücel, dava konusu arazinin ekonomik değerinin 100 milyon avronun üzerinde olduğunun tahmin edildiğini ifade etti. Söz konusu dava, 5 bini aşkın malik ve hissedarı kapsamaktadır. Yücel, bir kişinin en az 5 kişilik bir aileyi temsil ettiği düşünüldüğünde, bu dava ile yaklaşık 25 bin kişinin doğrudan etkilendiğini ve bu sayının Karakoçan ilçesinin yerleşik nüfusuna eşit olduğunu vurguladı. Davanın kökeninin ise Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu ve öncesine dayandığını belirtti.
Cumhuriyetin kuruluşu ve Kurtuluş Savaşı sırasında sağlanan yararları dikkate alarak, kamuoyunda “ağa” olarak tanımlanan kanaat önderlerine, devletin kuruluşuna verdikleri hizmet için Türkiye Cumhuriyeti tarafından 15 köy kapsamındaki arazilerin verildiği ifade edilmiştir. Ancak zamanla bu ağaların kendilerine verilen imtiyazları kötüye kullandıkları ve halka zarar verdikleri iddia edilmektedir. Devlet, bu arazilerin kamulaştırılmasını sağlayarak, insanların haklarını korumak amacıyla arazileri bizzat ödeyerek halka ücretsiz vermiştir. 3010 dönüm arazide, ağalar ve mirasçıları tarafından çeşitli yöntemlerle satış ve devirler gerçekleştirilmiştir. Bu işlemlerin ise imar ve taşınmaz kayıtları ile ilgili usuller dikkate alınmadan yapıldığı, gelişigüzel bir şekilde gerçekleştirildiği kaydedilmiştir.
Yücel, arazilerin satışlarının bir kısmının eski tapu zabıt kayıtlarına, bir kısmının noter senetlerine ve diğerlerinin de belge ve senetlere dayandığını aktardı. Bu satışlar sırasında ağalar ve mirasçılar arasında ihtilaflar yaşanması nedeniyle çok sayıda dava açıldığını belirtti. Bu davaların sürmesi ile birlikte, 1984-1986 yılları arasında bölgede kadastro çalışmalarının başlatıldığını hatırlatan Yücel, bu çalışmalardaki amacın taşınmazların sınırlarını ve malik durumlarını resmi kayıtlara geçirebilmek olduğunu vurguladı.
Yücel, kadastro çalışmaları sırasında bir taşınmazın dahi davalı olduğunun anlaşılması halinde Kadastro Müdürlüğü tarafından taşınmazın tespit edilmediğini ve meselenin mahkemeye gönderildiğini belirtti. “Alanın büyüklüğü, hissedar sayısı ve o dönemde yaşanan karışıklıklar nedeniyle konu içinden çıkılmaz bir duruma gelmiştir” şeklinde konuştu.
Davanın sonuçlanmasına dair gelişmeler yaşandı ve Karakoçan Adliyesi’nde görevli Kadastro Mahkemesi Hakimi Mehmet Emre Erdemir, 1000 klasörden oluşan dava dosyasını inceleyerek karar duruşmasını gerçekleştirdi. Karakoçan Kadastro Mahkemesi’ndeki duruşmaya hak sahipleri ve onların avukatları da katıldı. Hakim, hak sahiplerine tapularının verilmesine yönelik kararını açıkladı. Böylece, davayı kazanan 5129 hak sahibi, yıllar sonra arazilerinin tapularını alma hakkını kazanmış oldu.
Hak sahiplerinin karara duyduğu memnuniyet ise dikkat çekici bir nitelik taşıyordu. 81 yaşındaki Rıza Bulut, davaya konu alanda evinin bulunduğunu ancak tapusunun olmadığını belirtti. Dededen kalan araziden dolayı daha önce herhangi bir işlem yapamadığını anlatarak, “Karardan dolayı mutluyuz. Buna sebep olanlardan Allah razı olsun. Tapumuzu alacağımız için seviniyoruz” ifadelerini kullandı. Diğer bir hak sahibi olan 85 yaşındaki Nuri Gönül de 15 yıl önce araz