İstanbul’un Ümraniye ilçesinde bulunan Mehmet Ali Yılmaz İlkokulu’nda öğrenim gören 10 yaşındaki Ömer Asaf Kar, okullarının bahçesine gelen bir dondurma firmasının kamyonetine karşı düzenledikleri protesto ile dikkat çekti. Bu firma, siyonist sermaye ile ilişkili olduğu iddia edilen bir marka olarak öne çıkıyor. Ömer Asaf ve arkadaşları, bu durumu kabul etmedi ve okul olarak bu ürünleri boykot etme kararı aldılar. Özellikle sosyal medyada paylaşılan protesto anlarına dikkat çeken bir başka gelişme ise Türkiye Diyanet Vakfı’nın (TDV) düzenlediği Uluslararası İyilik Ödülleri’nin töreninde yaşandı. Ömer Asaf, bu törende ödülünü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın elinden aldı.
Ödül töreninin hemen ardından SABAH gazetesine yaptığı açıklamada, Ömer Asaf Kar, “Biz dondurma yiyeceğiz diye Filistinli kardeşlerimizin bombalanmasını istemedim. Okulumda boykot edilen firmaların olmasını istemediğim için arkadaşlarımla beraber bu eylemi yaptık” ifadelerini kullandı. Bu sözleriyle, genç yaşta toplumsal bir duyarlılık geliştirdiğini ve bu konuda hareket geçmenin önemini vurgulamış oldu.
Ömer Asaf, gerçekleştirdiği eylemin böyle bir ödülle taçlandırılacağını hiç düşünmediğini belirtti. Ancak aldığı ödülün ardından, okul arkadaşlarının da benzer konulara daha fazla dikkat etmeye başladığını ifade etti. “O yüzden kendimle gurur duyuyorum” diyerek, duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Kendisinin bu konuda bir farkındalık yaratmasının, diğer çocuklar üzerinde de etki bıraktığına inanıyor.
Ömer Asaf’ın annesi Mehbup Kar da, oğlunun bu konuda duyarlılık göstermeye başlamasının çok önceden gerçekleştiğini söyledi. Mehbup Kar, aile olarak çocuklarına örnek olmaya çalıştıklarını, ev alışverişlerinde boykot edilmeyen ürünleri tercih ettiklerini belirtti. Bu durumun Ömer Asaf üzerinde bir hassasiyet oluşturduğunu dile getiren Mehbup Kar, oğlunun Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elinden ödül almasının kendisini çok duygulandırdığını kaydetti.
Ömer Asaf’ın bu durumu, sadece kendi yaşıtlarına değil, aynı zamanda toplumun farklı kesimlerine de duyurmak istediği bir mesaj niteliği taşıyor. Genç yaşta bu tür bir sosyal sorumluluk bilinci göstermesi, kendi nesli için ilham kaynağı olma potansiyeli taşıyor. Ailelerin, çocuklarına sosyal konulara duyarlılığı aşılaması gerektiği üzerinde de durulması gereken bir nokta. Zira gençlerin, toplumsal sorunlar karşısında seslerini çıkarmaları ve bu konu üzerine düşünmeleri, ilerleyen dönemlerde daha bilinçli bir toplumun oluşmasına yardımcı olabilir.
Böyle anlar, eğitim kurumlarının sadece akademik başarıya odaklanmadığını, aynı zamanda nesillerin toplumsal bilince sahip bireyler olarak yetişmesi konusunda da önemli roller üstlendiğini gösteriyor. Mehmet Ali Yılmaz İlkokulu’ndaki bu olay, belki de diğer eğitim kurumları için de bir model oluşturabilir. Öğrencilerin, sosyal adalet ve insan hakları noktasında ne denli duyarlı olabileceklerini gösterme anlamında önem taşıyor.
Ömer Asaf Kar’ın bu duyarlılığı, sadece kendi yaş grubuna değil, toplum genelinde de yankı uyandırdı. Dondurma protestosunun ardından, sosyal medya platformlarında geniş bir tartışma başlatıldı. Birçok kişi, Ömer Asaf’ın duyarlılığını ve cesaretini takdir ederken, benzer eylemlerin neden gerekli olduğunu sorgulamaya başladı. Gelişmeler, genç kuşakların sosyal destek için nasıl bir araya gelebileceği ve bunun toplumsal bilinci nasıl etkileyebileceği açısından büyük bir önem taşıyor.
Daha önce, gençlerin sosyal sorumluluk projelerine katılmasına
