Zafer Partisi Diplomasiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Dr. Nezih İlter Karaman, Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasındaki vize konusuna ilişkin açıklamalarda bulundu. Türkiye-AB ilişkisi, 1963’te Ankara Anlaşması ile başlamış ve 1987’de Türkiye’nin tam üyelik başvurusuyla yeni bir aşamaya geçmiştir. Ne var ki, 2005’te AB ile tam üyelik müzakerelerine başlanmasıyla birlikte çeşitli politik, ekonomik ve sosyal sorunlar ilişkilerde belirsizlik yaratmıştır. Bu süreçte insan hakları, yargı bağımsızlığı ve özellikle Kıbrıs meselesi müzakerelerde engel teşkil etmiştir. Kıbrıs sorunu, Türkiye-AB ilişkilerinde çözümü en güç sorunlardan biri olarak kalmıştır. Güney Kıbrıs’ın 2004’te AB’ye üye olmasıyla yaşanan sınır sorunu, Türkiye ile AB arasındaki ilişkileri zorlamıştır.
Türkiye-AB ilişkilerinde vize serbestisi son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiştir. Türkiye, vize serbestisi anlaşmasının hayata geçirilmesi için AB’nin koyduğu kriterleri yerine getirmeye çalışmış ancak AB’nin sürekli yeni talepler sunması nedeniyle süreç uzamıştır. Bu durum, Türk vatandaşlarında hayal kırıklığı ve mağduriyet yaratmıştır. AB’nin Türkiye’ye karşı tutumu, özellikle vize politikaları bağlamında, Türkiye’nin ulusal çıkarlarına saldırı olarak yorumlanmaktadır. Türkiye bu durum karşısında diplomatik ve politik adımlar atarak mücadele etmelidir.
AB’nin Türkiye’ye yönelik Geri Kabul Anlaşması gibi politikaları haksız ve tek taraflıdır. Bu anlaşma Türkiye’yi aşırı yük altına sokmuş ve ulusal kaynakları zorlamıştır. AB’nin bu tavrı Türkiye’nin egemenlik haklarını ihlal etmektedir. Türkiye’nin bağımsızlığını koruma hakkı bulunmaktadır ve AB’nin müdahaleci politikalarına karşı çıkmalıdır. Türkiye’nin ulusal çıkarlarını koruma ve egemenlik haklarına sahip çıkma konusunda kararlı olduğu vurgulanmıştır.
Türkiye, AB ile olan Geri Kabul Anlaşması’ndan çekilerek bağımsız bir göç politikası izlemeyi düşünmektedir. Bu adımın hem Türkiye’nin iç dinamiklerini güçlendireceği hem de uluslararası alanda Türkiye’nin bağımsız ve kararlı duruşunu pekiştireceği belirtilmektedir. Türkiye ulusal çıkarlarını koruma ve egemenlik haklarını güçlendirme konusunda gereken adımları atmaya hazırdır. Türkiye’nin bağımsız ve egemen bir ülke olarak uluslararası alanda saygı ve eşitlik temelinde muamele görmesi gerektiği vurgulanmaktadır.