Birleşmiş Milletler Genel Komiseri Philippe Lazzarini, BM personelinin Gazze’de alıkonulduğunu ve silahla tehdit edildiğini açıkladı. İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları sırasında, Lazzarini sosyal medya aracılığıyla İsrail’in BM’ye insani yardım erişimini engellemeye devam ettiğini belirtti. Bu hafta Gazze’ye girişlerine izin verilmediğini vurgulayan Lazzarini, son iki haftada BM konvoylarına ateş açılması, personelinin alıkonulması ve silahla tehdit edilmesi gibi 10 olayın yaşandığını ifade etti. Bu durumun Gazze’de kıtlıkla mücadele edilen zorlu bir dönemde olduğunu vurgulayan Lazzarini, insani yardım ekiplerinin korku içinde olduklarına dikkat çekti.
İsrail, 7 Ekim 2023’ten beri Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarını sürdürmekte ve hava, kara ve denizden yoğun bombardımana devam etmektedir. Bu saldırılar sonucunda 34 bin 683 Filistinli öldürülürken, 78 bin 18 kişi de yaralandı. Gazze’de ayrıca 1,9 milyon Filistinli yerinden oldu ve bölgeye yardım ulaştırılmasını engelleyen birçok zorlukla karşı karşıya kalmaktadır. BM’nin uyarısına göre, Gazze Şeridi’nde 2,2 milyon kişinin kıtlık tehdidi altında olduğu belirtilmiştir. Bu durumda, 378 bin kişi felaket seviyesinde açlıkla karşı karşıyadır ve 939 bin kişi acil durum seviyesinde açlıkla mücadele etmektedir. Özellikle Gazze’nin kuzeyinde yaşayan Filistinliler, un bulamadıkları için hayvan yemlerini öğüterek tüketmek zorunda kalmaktadırlar.
Bu insani krizin yanı sıra, Lazzarini’nin BM personelinin tehdit, zorbalık ve alıkoyma olaylarını açıklaması, İsrail’in BM’nin Gazze’ye insani yardım ulaşımını engellediği gerçeğini bir kez daha vurgulamıştır. Bu tür davranışlar, bölgede yardım faaliyetlerini durdurarak, sivillere yönelik daha da büyük bir tehdit oluşturmaktadır. BM’nin Gazze’deki acil yardım faaliyetlerine devam etmek için tüm taraflara insani yardımın ulaşmasına izin verilmesi çağrısını yineliyor. Son olarak, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına ve BM personeline karşı gösterdiği zorbalığa son vererek, barışçıl bir çözüm bulunmasının önemini hatırlatıyor. Bu trajik durumun sona ermesi ve bölgedeki insanların güvenliğinin sağlanması için uluslararası toplumun birlikte hareket etmesinin hayati öneme sahip olduğunu belirtiyor.