Diyarbakır Ergani’de yaşanan olayda, 2 çocuk annesi Vezire Ertürk (32) ile eşi Mehmet Ertürk arasında şiddetli geçimsizlik nedeniyle tartışma çıktı. Mehmet Ertürk, 11 ve 13 yaşlarındaki çocukları dışarıya gitmelerini söyledi. Bu sırada mutfakta bulaşıkları yıkayan Vezire’den su isteyen Mehmet, kadının talebini reddetmesi üzerine rastgele bıçakladı. Olaydan sonra kaçan Mehmet, kısa bir süre sonra bir akrabasının evinde yakalandı ve tutuklandı. Yapılan otopsi sonucu, Vezire’nin büyük damar ve iç organlarının parçalandığı ve bu nedenle hayatını kaybettiği belirlendi. Mehmet Ertürk, akıl sağlığıyla ilgili olarak Dicle Üniversitesi sağlık kurulundan doktor raporu aldı. Raporda, sanığın cezai ehliyetinin tam olduğu bildirildi ve soruşturma tamamlandı. Mehmet Ertürk hakkında “Eşi kasten öldürmek” suçundan ağırlaştırılmış müebbet istemiyle dava açıldı.
Vezire Ertürk, 32 yaşında ve iki çocuk annesi olarak acımasızca hayattan koparıldı. Fotoğraflarda kalan gülen yüzü, yaşadığı trajik olayın ardından geride kaldı. Bu acı olay, ailenin ve toplumun içinde bulunduğu şiddet sorununa bir örnek teşkil etti. Kadına yönelik şiddet, ülkemizde ve dünya genelinde yaygın bir sorun olmaya devam etmektedir. Bu tür olayların önlenmesi ve kadınların korunması için ciddi önlemlerin alınması gerekmektedir.
Özellikle pandemi sürecinde artış gösteren aile içi şiddet vakaları, toplumda büyük bir endişe ve üzüntü yaratmaktadır. Kadınlara yönelik şiddetin her türlüsünün kınanması ve önlenmesi için toplum olarak birlik olunmalı ve gerekli adımlar atılmalıdır. Vezire Ertürk gibi masum kadınlar, şiddetin kurbanı olmamalı ve hak ettikleri yaşamı sürdürme hakkına sahip olmalıdırlar.
Benzer olayların tekrarlanmaması ve kadınların güvenliğinin sağlanması için hukuki düzenlemelerin güçlendirilmesi ve şiddet uygulayanların caydırıcı cezalar alması gerekmektedir. Kadına yönelik şiddetin son bulması için herkesin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi ve toplumsal farkındalığın artırılması büyük önem taşımaktadır. Artık daha fazla kadın, şiddet görmemeli ve hayatlarını korku içinde geçirmemelidir.
