Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD), Türkiye ekonomisinin büyüme tahminini yüzde 3’ten yüzde 2,7’ye indirdi. EBRD tarafından yayımlanan Bölgesel Ekonomik Görünüm raporunda, 2025 yılında büyümenin yüzde 3’e yükseleceği öngörüldü. Uzmanlar, Türkiye’de uygulanan politikaların yatırımcı güvenini artırdığını, kredi notunda artış getirdiğini ancak yüksek enflasyon, Avrupa’daki yavaş büyüme, bölgesel jeopolitik gerginlikler ve kısa vadeli dış finansman ihtiyaçları gibi faktörlerin küresel finansman koşullarını sıkılaştırmaya devam ettiğini belirtti.
EBRD Bölgesel Başekonomisti Rafik Selim, Türkiye ekonomisindeki gelişmelerle ilgili açıklamalarda bulundu. Selim, Türkiye’de enflasyonun zirveye ulaşmasını ve sonrasında yavaşlamaya başlamasını beklediklerini ifade etti. Bu durumun, Türk Lirası’nın değer kazanması ve Merkez Bankası’nın sıkı para politikası adımlarıyla yakından ilişkili olduğunu belirtti. Türkiye ekonomisindeki enflasyonist baskıların devam ettiğini vurgulayan Selim, bu durumun faiz oranlarının uzun bir süre yüksek kalmasına ve enflasyon beklentilerinin aşağı çekilmesine ihtiyaç duyulduğunu söyledi.
Selim, Türkiye’nin büyük ekonomik potansiyelini gerçekleştirebilmesi için yapısal reformların önemli olduğunu vurguladı. Mali ve parasal politikalardaki sıkılaştırmanın yanı sıra, ileriye dönük olarak yapısal reformların da hayata geçirilmesinin kritik olduğunu belirtti. Türkiye’nin ekonomik istikrarını sürdürebilmesi ve büyüme potansiyelini gerçekleştirebilmesi için bu tür reformların önemli olduğunu ifade etti.
Sonuç olarak, EBRD’nin Türkiye ekonomisi için revize ettiği büyüme tahminleri ve raporunun açıklamaları, Türkiye’nin ekonomik durumunu anlamak ve geleceğe ilişkin adımlarını planlamak için önemli bir gösterge oluşturuyor. Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik koşullar, alınan tedbirler ve yapılması gereken reformlar dikkate alındığında, ekonomi yönetiminin kararlı adımlar atmaya devam etmesi ve yapısal reformları hayata geçirmesi gerektiği görülüyor. Ekonomik istikrar ve büyüme potansiyelinin korunması, uluslararası finansman koşullarının da dikkate alınarak önem taşıyor.