Berlin’de doğan Demirbilek Yiğit, 2013 yılında İtalya’ya yerleşerek Floransa Üniversitesi’nde mimarlık okuyan Ilaria Alassondra Sassone ile ilişki yaşamaya başladı. Çiftin ilişkisinden Leonardo Maximus Yiğit adında bir oğulları oldu. Ancak daha sonra çift ayrıldı ve oğullarıyla birlikte yaşamaya başladı. İtalyan mahkemeleri, oğullarının velayetini hem annesine hem de babasına verirken, oğlunun ikamet etme hakkını annesine verdi. Ancak 3 yaşındaki Leonardo, babasıyla İzmir’e taşındı.
Sassone, Leonardo’nun İtalya’ya iadesi için dava açtı. Urla 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen davada, çocuğun vatandaşı olduğu İtalya’ya iade kararı çıktı. Ancak Yiğit’in avukatının itirazı sonucu dosya, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne taşındı. İtiraz reddedildikten sonra dosya Yargıtay’a gitti. Yargıtay, kararı onayladı ve Leonardo, annesine teslim edildi.
Yiğit, oğluyla birlikte 5 yıl önce İtalya’dan İzmir’e taşındıklarını ve ortak velayet hakkı aldığını belirtti. Ancak oğlunun annesinin bakmadığını ve Türkiye’de yeni bir hayat kurduklarını söyledi. Oğlunun Türkiye’den ayrılmasının travmatik olacağını ifade eden Yiğit, psikolog raporlarının da bu konuda destek verdiğini aktardı. Leonardo’nun zorla arabadan indirilmek istendiğini ve yardım istediğini söyleyen Yiğit, devletten yardım talep etti.
Sassone’nin avukatı Süreyya Turan, çocuğun kaçırıldığını iddia ederek Lahey Sözleşmesi’ne göre çocuğun iadesine karar verildiğini belirtti. Turan, çocuğa Ebeveyne Yabancılaştırma Sendromu yaşatıldığını iddia ederek çocuğun psikolojisinin bozulduğunu ifade etti. Yargıtay’ın kararını onaylamasıyla çocuğun teslim alındığı ancak çocuğun isteksiz olduğunu belirtti. Turan, annenin can güvenliğinin olmadığını ve bir an önce İtalya’ya dönmek istediklerini aktardı.
Sonuç olarak, Berlin doğumlu Demirbilek Yiğit ve İtalyan Ilaria Alassondra Sassone’un ayrılığının ardından oğulları Leonardo Maximus Yiğit’in velayeti konusunda yaşanan hukuki süreç ve çocuğun acı dolu iade süreci Türkiye ve İtalya arasında dikkat çeken bir davayı oluşturdu.