Son dönemde yaşanan şiddetli türbülans olayları dikkatleri üzerine çekti. Singapur Havayolları’na ait bir Boeing 777-300ER tipi uçak, Londra’dan kalktıktan sonra Bangkok’a acil iniş yapmak zorunda kaldı. Bu türbülans sonucunda maalesef bir kişi hayatını kaybetti ve 30’dan fazla yolcu yaralandı.
Bu olaydan sadece beş gün sonra, Katar Havayolları’na ait bir yolcu uçağı, Doha-Dublin seferi sırasında türbülansa girdi ve 12 yolcu yaralandı. Bu olaylar türbülansın neden kaynaklandığı sorularını gündeme getirdi. Pilotlar türbülansı önceden tahmin edebilir mi ve bunun için hangi teknolojiler kullanılıyor?
Türkiye’de tek kadın Planör Pilotu olan Dr. Kâmile Yasdıman’a sorduğumuzda, türbülansın uçak yolculuğu sırasında meydana gelen hava akımı dalgalanmaları olduğunu ve farklı türleri olduğunu öğrendik. Örneğin hafif türbülans genellikle rahatsız edici olmayan bir durumken, orta ve şiddetli türbülanslar yolcuları korkutabilir ve hatta yaralanmalara neden olabilir.
Peki türbülansı öngörmek mümkün mü? Evet, pilotlar hava durumu radarları ve diğer uçağın raporları gibi çeşitli teknolojileri kullanarak türbülansı öngörebilir ve buna göre önlemler alabilirler. Modern uçaklar türbülansa dayanıklı bir şekilde tasarlandığı için türbülansın uçağı düşürme ihtimali oldukça düşüktür.
Türbülansla mücadele etmek için gelecekte hangi yeniliklerin beklendiği de merak konusu. Daha gelişmiş hava durumu radarları ve sensörler sayesinde türbülansın daha iyi tespit edilmesi ve uçuş güvenliğinin artırılması bekleniyor.
Son olarak, iklim değişikliğinin türbülans olaylarını nasıl etkileyebileceğine de değinildi. Küresel ısınma ve atmosferik değişiklikler türbülansın frekansını ve şiddetini artırabilir. Özellikle jetstream bölgeleri ve tropikal bölgelerde türbülans riski daha yüksek olabilir. Bu durum, havayolu şirketleri ve pilotlar için daha dikkatli planlama ve hazırlık gerektirebilir.