Wikileaks kurucusu Julian Assange, 2010 yılının Ekim ayında ABD’nin Irak ve Afganistan’da işlediği suçları delillendiren çok sayıda gizli belgeyi yayınladı. Bu olayın ardından 2019 yılından bu yana İngiltere’de hapiste olan Assange, ABD ile yaptığı anlaşma sonucunda serbest bırakıldı. Assange, ABD savcılarının kendisine yönelik suçlamaları kabul edeceğini belirttiği anlaşmanın bir parçası olarak serbest bırakıldı.
Assange, ABD ile anlaşarak Amerikan ulusal savunma belgelerini ele geçirmek ve ifşa etmek için komplo kurma suçunu kabul etti. Bu anlaşma neticesinde 5 yıldır hapiste tutulduğu yerden serbest bırakıldı. Soğukkanlı bir şekilde hapishaneden ayrılan Assange, Londra’daki Belmarsh hapishanesinden çıkarak ülkesi Avustralya’ya doğru yola çıktı. Wikileaks, Assange’ın uçağa binerken çekilen görüntülerini paylaşarak Assange’ın özgürlüğünü kutladı.
Assange’ın Wikileaks’in ifşa ettiği 251 bin gizli belgeyle ABD’ye karşı giriştiği mücadele mahkeme sürecine kadar uzandı. 2012 yılında Ekvador Büyükelçiliği’ne sığınarak uzun bir süre belde tutulan Assange, 2019 yılında çıkarıldığı hapishanede 50 hafta hapis cezasına çarptırıldı. Sonrasında ABD’ye iade edilme süreci başladı ancak Assange’ın avukatları süreci uzatmak için çeşitli itirazlar da bulundular.
Westminster Sulh Ceza Mahkemesi’nin Assange’ın ABD’ye iade edilmesine karar vermesiyle İçişleri Bakanı da kararı onayladı. Ancak Assange’ın avukatları, Yüksek Mahkemeye başvurarak karara itiraz etti. Bu sürecin sonunda yapılan değerlendirme ile Assange’ın ABD’ye iade edilme kararı alındı ve bu sürecin sonunda serbest bırakılmasına olanak tanıyan bir anlaşma yapıldı.
Assange’ın uzun süren hapislik dönemi ve ardından gelen iade sürecinden sonra serbest bırakılması, uzun bir mahkeme sürecini geride bıraktığını ve artık Avustralya’da özgür bir şekilde yaşamını sürdüreceğini gösteriyor. Wikileaks’in kurucusu olan Assange’ın yaşadığı bu sürecin insan hakları ve basın özgürlüğü gibi konularda da tartışmaların odağında yer aldığı açıkça görülüyor.