Irgandı Sanat Galerisi, çeşitli sanat alanlarında eserler veren sanatçıların eserleri ile sanatseverleri buluşturmayı sürdürüyor.
Emine Pınar Turan Kahraman / HERKES DUYSUN
BURSA (İGFA) – Bursa’nın Osmangazi ve Yıldırım ilçelerini birbirinden ayıran Gökdere’nin üzerine kurulu Irgandı Köprüsü, dünyanın ilk çarşılı köprüsü olarak yüzlerce yıllık tarihi dokusunu korumaya devam ediyor.
Geçmişten bugüne kadar sanat çevrelerinin önemli merkezlerinden biri olan Irgandı Köprüsü, günümüzde de Bursa’nın önemli sanat merkezlerinden bir olma özelliğini taşıyor.
Resim, ebru, hat, ney, kaligrafi, ahşap oyma gibi geleneksel sanatların icra edildiği küçük sanat atölyelerinin bulunduğu köprüde, küratörlüğünü Eyüp Eyüpoğu’nun yaptığı bir de sanat galerisi bulunuyor.
Irgandı Sanat Galerisi ismiyle yıllardır sanat eserleri ile sanatseverleri buluşturan galeri, Bursa’nın önemli merkezlerinden biri olma özelliğini korurken yerli ve yabancı turistlerin de ilgisini çekiyor.
Irgandı Sanat Galerisi Küratörü Eyüp Eyüpoğlu, Irgandı Köprüsü, sanat galerisi ve Bursa’daki sanat çevreleri hakkında Herkes Duysun’a değerlendirmelerde bulundu.
IRGANDI KÖPRÜSÜ’NDE SANAT KURSLARI DEVAM EDİYOR
Irgandı Köprüsü ve sanat galerisi hakkında bilgiler veren Irgandı Sanat Galerisi Küratörü Eyüp Eyüpoğlu, “2010 yılından beri Irgandı Sanat Galerisi olarak, Irgandı Köprüsü’nde faaliyet gösteriyoruz. Irgandı Köprüsü, oldukça müstesna bir yerdir. Dünyanın ilk çarşılı köprülerinden biri olması da önemine önem katmaktadır. Burayı canlı tutabilmek için farklı farklı denemeler yaptığımız oluyor. İlk zamanlarda iki haftada bir sergi yapıyorduk. Bursa’daki her sanatçının burada bir sergisi olmuştur. Bir dönem sonra da burada yeni sanatçılar yetiştirmek için sanat galerisinin yanında bir de atölye oluşturduk. Sanatın çeşitli dallarında kurslar açıp eğitim verdik ve bu kurslara hala devam ediyoruz.” dedi.
“SANATA YÖNELEN KİŞİLERDE GÜZELLİĞE MEYİL GÖRÜLÜR”
Sanatın insan ruhuna iyi geldiğini ve nezaketi temsil ettiğini kaydeden Eyüpoğlu, “Sanatla ilgilenmeyen bir insanın doğasında normal olarak bir kabalık gözlemlenebilir. Çünkü sanatla ilgilenen, uğraşan, yapan kişinin bir güzellik gayesi, güzelleştirme ve güzelliğin peşinde koşma amacı vardır. Bu kişiler Allah’ın yaratmış olduğu tabiattaki güzellikleri taklit etmeye çalışır. Aslında bu durumun Allah’ın boyasıyla boyanma tarafı da vardır ve buradan uzaklaştıkça kabalık, vurmak, kırmak, dökmek durumları görülür. Sanatın her tarafında da sertlik vardır. Fakat o sertliğin sonunda güzelliğe ulaşılır. Sonuç olarak sanata yönelen kişilerde, güzelliğe meyil görülür.” ifadelerine yer verdi.
“SANATÇI OLABİLMEK İÇİN ÜÇ NESİL GEÇMELİ”
Sanat icra etme ve sanatçı olma noktasından aile faktörünün oldukça etkili olduğunu kaydeden Eyüpoğlu, “Bir çocuğun sanatsever olması için, babasının biraz sanatla ilgisinin alakasının olması lazım. Ancak o babanın torununun torunu sanatçı olabilir. Nesilden nesile aktarılması gereken bazı incelikler var. Bunlar bir anda, çabucak olabilecek şeyler değildir.” şeklinde konuştu.