ABD Hazine Bakanlığı, İran’ın 1 Ekim tarihinde İsrail’e gerçekleştirdiği saldırıya cevaben İran’ın petrol ve petrokimya sektörlerine yönelik yaptırımları genişletti. Bu hamleyle İran’ın enerji gelirlerini kısıtlayarak ülkenin mali açıdan baskı altına alındığı belirtildi. Açıklamada, ABD’nin yaptırım listesinde bulunan İran Ulusal Petrol Şirketi (NIOC) ve Triliance Petrokimya’yı desteklemek için birden fazla ülkedeki 10 kuruluşun ve 17 geminin yaptırım listesine alındığı bilgisi verildi. Ayrıca ABD Dışişleri Bakanlığının da 6 kuruluş ve 6 gemiyi yaptırım listesine eklediği aktarıldı.
İran, 1 Ekim tarihinde İsrail’e yaklaşık 180 balistik füze fırlatarak saldırıda bulunmuştu. İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun yaptığı yazılı açıklamada, İsrail’in ulusal güvenliğine yönelik bir tehdit oluşturduğu gerekçesiyle füze saldırısının gerçekleştirildiği vurgulanmıştı. Söz konusu saldırının, İsrail’in Hamas lideri İsmail Heniyye, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah ve İranlı general Abbas Nilfuraşan’ı öldürdüğü saldırılara karşı misilleme yapıldığı ifade edilmişti.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İran’ın gerçekleştirdiği füze saldırısını “büyük bir hata” olarak nitelendirerek İran’ın bu hareketin bedelini ödeyeceğini belirtmişti. ABD Başkanı Joe Biden ise İsrail’e yapılan füze saldırısına karşılık verebilecek yeni yaptırımlar dahil olmak üzere G7 liderleriyle görüştüğünü açıklamıştı.
ABD’nin yaptırım kararının ardından İran’ın petrol ve petrokimya sektörleri üzerindeki ekonomik baskının artması beklenmektedir. İran’ın, uluslararası arenada gerçekleştirdiği füze saldırıları ve buna karşılık alınan kararlar bölgedeki gerginliği artırabilir. ABD’nin İran’a yönelik yaptırımlarını genişletmesi ve diğer ülkelerle iş birliği içinde hareket etmesi, uluslararası ilişkilerde yeni bir döneme işaret edebilir.
Sonuç olarak, ABD’nin İran’a karşı aldığı yaptırım kararları ve İran’ın füze saldırıları arasındaki gerilim, bölgedeki siyasi dengeleri etkileyebilecek önemli gelişmeler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durum, bölgede tansiyonun yükselmesine ve çatışma riskinin artmasına neden olabilir. Uluslararası toplumun bu gelişmeleri yakından takip etmesi ve doğru adımlar atarak bölgede istikrarı sağlaması gerekmektedir.
